Herkes oldukça yakından tanıyor ve takip ediyor ama sizi kendinizden dinleyebilir miyiz biraz?
Çalışma hayatıma okul yıllarımda part-time moda editörlüğü yaparak başladım. On bir senelik yayıncılık deneyiminin yanı sıra bu sürecin öncesinde ve sonrasında moda tasarım alanlarında da çalıştım. DB Berdan markasını on sezondur sürdürüyorum. Ayrıca işimde de sıkça kullandığım konular; uzun süredir Rapidography ve illüstrasyon yapıyorum ve eğitimini aldığım dünya mutfaklarından lezzetleri uyarlayıp kendi reçetelerimi oluşturuyorum. Bu süreçte bu konularda pek çok uluslararası marka ile işbirlikleri yaptım. Bu çalışmalarım önümüzdeki sezonlarda da devam edecek. Ayrıca Pist ve Ralli’de Ford ve Citroen ile iki fabrika takımında lisanslı pilot olarak Avrupa ve Türkiye Şampiyonası’nda yarıştım. Geçmişte yaptığım ve tek hala yapmayı sürdürmediğim alan motor sporları. Bu konuda arada dergilere otomobil test yazısı yazıyorum. Ayrıca biliyorsunuz evliyim ve iki çocuğum var. Anlattığım tüm bu işlere rağmen aile hayatım her şeyin önündendir.
Moda editörü ve yayıncı olarak çalıştığınız dönemlerde tasarımcı olmak aklınızda var mıydı?
Moda dergilerine styling yapmaya okul yıllarımda başlamıştım. O yaşta henüz ne yapacağım tam olarak belli değildi. Genel olarak çok boyutlu bir insanım. Bu nedenle tek bir işin beni mutlu etmesine imkan yok. Şu anda zamanımın büyük kısmını alan RTW kadın giyim dışında da pek çok işi bir arada yaparak mutlu olanlardanım.
Tasarımcılık fikri nasıl ortaya çıktı ve bu kadar fark yaratan başarılı çizgilere nasıl ulaştınız?
Fikir olarak ortaya çıkmadı... Zaten annenin tekstilci, babanın yayıncı olduğu bir aileden geldim. Bu yüzden yayıncılık ve moda DNA’mda vardı... İlk önce anne mesleği ile başlayıp sonra baba mesleğini yaptım derken ikisini birden yapar oldum. Genel olarak çok boyutlu bir insanım. Pek çok işi bir arada yaparak mutlu oluyor ve bu şekilde besleniyorum.
Tasarımlarınızın ilham kaynağı neler oluyor?
Her sezon için, bir yıl önceden global moda sektöründeki renk, desen, silüet trend raporları hazırlanır ve kodlar bellidir. Ancak bu işin aslında daha sığ olan tarafıdır. Moda, tüketim sektörünün can damarı olduğu için her şeyden etkilenebilir. Politikadan tutun o dönemin filmleri, müzikleri, ünlü insanları kısacası popüler olan her şeyden etkilenir. Ve onu süsleyerek tüketiciye sunar. Biz de bu dönem yine çıkışta olan dark trendine koleksiyonumuzda yer verdik. Şimdilerde geçmişten günümüze geri dönüş yapan kült korku film karakterlerini desenlerimizde kullandık. Geçmişin tüyler ürpertici, şimdinin ise sempatik hatta sevimli karakterlerini günlük hayatın bir parçası haline getirdik. Desenler; Frankenstein’ın elinde kahvesiyle “hiç sabah insanı değilim” demesi, Nosferatu’nun sevdiğine “tam benim kan tipimsin” demesi, Kurt adamın parti hayvanına dönüşmesi gibi esprileri barındırıyor.
Koleksiyonlarınızı hazırlarken hikayeleri nasıl, nelerden yola çıkarak oluşturuyorsunuz?
Uluslararası tasarımcılarda olduğu gibi bu iş sokak kültürüyle birebir bağlantılı. Sokaktan alıp sokağa geri vermiş oluyorsunuz. Böylece döngü bu şekilde devam ediyor. Bu işin teknik kısmı tabi =) Genel olarak bize ilham veren şeyler müzikten tutun filme kadar geniş bir ağa sahip. Eğlenceli esprileri ve ironiyi çok seviyoruz, ideolojilerimizi de işin içine katarak koleksiyonumuzda kendimizden bir parçayı sunmuş oluyoruz.
Yaz 2016 defilenizi geçtiğimiz aylarda izledik. Kaç parçalık, hangi kumaşların yer aldığı nasıl bir koleksiyon oldu?
40 Look’tan oluşan bir koleksiyon oldu. 80’ler Darkwave kültüründen esinlenerek hazırladığımız koleksiyonda, vücuda daracık oturan kalıplar, file dekolteli, bandajlı, çapraz ip detaylı parçalar yer alıyor. Özel bir baskı yöntemiyle doğal elyaflara basılan desenler, ve siyah zeminin yoğunluğunda kontrast yaratan parlak yeşil, kırmızı ve sarı renklerle koleksiyona canlılık kattık.Desenlerimiz vintage posterleri hatırlatırken, korku karakterlerinin günlük hayatlarına esprili vurgular yapmak istedik. Frakenstein’in kahvesini yudumlarken Freddy tatlı rüyalar demesiyle günlük hayattan sloganlar kullandık.
Yurt dışında hangi çalışmalarda imzanız var?
İlk olarak Londra Moda haftasında DB Berdan Defilesi ile başladık, PepsiCo için Katy Perry’e kostüm tasarladık. 2013’te The Great and Powerful Oz filminden esinlendiğimiz dört kostüm ile dünya lansmanında Nicholas Kirkwood ile birlikte yer aldık. Ayrıca Disney’in uluslararası basın bültenine giren ilk Türk olduk.
Kızınız ile beraber başarılı çalışmalar içerisindesiniz. İş paylaşımını nasıl yapıyorsunuz? Ayrı düştüğünüz fikirler oluyor mu?
Fikir çatışmaları bir noktada mutlaka olabiliyor ama projeyi konuşarak, birbirimizi dinleyerek bir ortak noktaya varıyoruz.
Oğlunuzun da tasarımcı olma isteği var mı?
Can’ın küçüklükten gelen çizim merakı ve bu konuda ciddi bir yeteneği var. Geniş bir hayal gücü var ve bunu çizdiği karakterlerde görebiliyorsunuz. Şu an çok erken ama biz onun üç boyutlu animasyon veya karakter tasarımına ilgi duyabileceğini düşünüyoruz. Tabii bu tamamen kendisinin isteğiyle alakalı. Bir de fen ve matematiğe çok meraklı, gelişmiş bir yönü var. İşin sonucu ona bağlı..
Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Yenilikçi, rahat ve kendinden emin.
Stil sahibi olmak için nelere dikkat etmek gerekiyor?
Bir insanı sadece lüks giyinmek veya bir ürünü sadece sezon trendi olduğu için almak stil sahibi yapmaz. Stil sahibi olmanın kriterleri neler; öncelikle kendinden emin olmak... Duygusal olarak kendini içinde rahat hissettiğin kıyafetleri giymek. Kimse için değil kendin için giyinmek. Dergilerde, reklam kampanyalarında ya da arkadaş gruplarında dayatılan dönemin trendlerini değil gerçekte kullanmaktan keyif alacağın parçaları seçmek. İşin sonunda moda; tüketici için stres unsuru değil keyif alınması gereken bir alan. Kendin için geçerli olan bu unsurları başkası için de düşünüp eleştiriden uzak durmak. Sonuçta stil sahibi bir insan kendine dayatılanı reddediyorsa başkalarına da kendi stilini dayatmamalıdır.
Ufukta yeni projeleriniz var mı? Bu sene hangi markalarla iş birlikleriniz olacak, kimler için koleksiyon hazırlayacaksınız?
Hazır giyim markamıza ilave bir süredir planladığımız ve bizi heyecanlandıran konu; markamız çatısı altında alternative couture line’ı çıkarmak. Marka işbirliklerimiz her sezon var. Bu yıl da yine uluslararası makalarla işbirliklerimiz olacak. Ayrıca çok farklı projelerimiz var onlarla ilgili çalışmalar da yapıyoruz.
Bir gününüz nasıl geçiyor, zamanınızı nasıl yönetiyorsunuz?
İş ve toplantılarla yoğun geçiyor. Yüksek tempoda çalıştığımız için her defasında bir sonraki tatili iple çekiyorum.
İki çocuğa rağmen bu kadar formda olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Sağlıklı yeme içme ve formda kalma konusunda oldukça deneyimliyim. 11 yıl sağlık ve spor yayıncılığı ve geçmişte profesyonel sporculuk hayatımın olmasının da izleri olabilir. Aktif olarak çalışan, zinde ve mutlu olan bir insanın genel olarak formda kalmakla ilgili sıkıntısı olmaz. Bazı hastalıklar (şeker, hormonal vs) yanında bir de sizi mutsuzluk obeziteye ve sağlıksız beslenmeye ve hareketsizliğe itebilir.
Başarılı bir tasarımcı olmak isteyen gençlere öncelikli olarak neler tavsiye ediyorsunuz?
Araştırmaya başlarken moda dergileri ya da moda sitelerindense güzel sanat, sinema, performans gibi alanlardan birincil araştırmalarına başlamalarını öneririm. Çünkü, moda yaratıcılığın son noktasıdır. Moda her şeyden esinlenir ama modadan esinlenilmez. Yani bu bir sanat dalı değil. Yaptığınız ürünü satamadıktan, üretemedikten sonra hiçbir değeri olmuyor ve çok hızlı bir sektör olmasından dolayı her üç ayda bir değişiyor.
Bir tasarımcının en önemli özelliği dikişten anlamak zorunda olması. Siz istediğiniz kadar çizin edin o çizimi gerçeğe dönüştüremediğiniz taktirde o çizimler hiçbir işe yaramaz. O yüzden gelecek tasarımcıların dikiş, malzeme bilgisini geliştirmesi önemli. Bu da deneye yanıla oluşan bir şey. Hata yapmaktan korkmayın çünkü bazen hatalar da güzel sonuca götürebilir.
Geçtiğimiz günlerde açılışına da katıldığınız Tepe Home’un yeni mağaza konseptini nasıl buldunuz?
Klasik Country ve modern tarzda ürünlere uygun fiyatlar ve cazip ödeme koşulları ile sahip olabileceğiniz, kendi tarzınızı yaratmak için ilham alabileceğiniz, ev dekorasyonu ile ilgili tüm ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz ve stilinizi bulmanıza yön verebilecek olan markayı her zaman stil öncüsü olarak değerlendiriyorum.
Röportaj:MAG
“Faik Sönmez’le “bugün ne giysem?” sendromuna son!”
“Camouflage'la yeni buluşma şansınız!”
“İşte insanı en çok mutlu eden yiyecek...”
“Tüm Zamanların En İyi 100 Kitabı”
“Erkeğin En Önemli Dönüm Noktaları”
“Ege Kökenli #Makemoves Kampanyası İçin Kamera Karşısına Geçti”
“Paris-Keyifle Yemek Yiyeceğiniz 100 Lezzet Durağı”
“Hitit Anadolu Medeniyetleri Uluslararası Film Festivali ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32