“Kırmızı Oda”, “Kuş Uçuşu”, “Terzi” gibi başarılı yapımlarda yer alarak ismini geniş kitlelere duyuran güzel oyuncu Şifanur Gül, Ankara’dan İstanbul’a taşınarak radikal bir karar aldığını belirtiyor. Heyecanını sürekli yüksek tutmaya özen gösteren ve “pes etmek”ten uzak duran başarılı oyuncu; okulundan seçmelere, yer aldığı yapımlardan sette başına gelenlere, zorlandığı anlardan kendiyle kaldığı anlarda ne yaptığına kadar merak edilenleri Mag Okurları için yanıtlıyor.
Öncesinde farklı bölümleri deneyip bıraktınız ve son olarak, Türkiye’nin kültür sanat kalesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro Bölümü’ne girdiniz. Okul yıllarınızdan biraz bahseder misiniz? DTCF’de günleriniz nasıl geçerdi?
Fakültenin en havalı bölümlerinden biridir Tiyatro Bölümü... Evet, üç farklı üniversitede farklı bölümler deneyimleme fırsatım oldu; fakat kısa sürdü, çünkü kalbim her zaman DTCF’deydi. Okul yıllarım muhteşemdi. Benim için bir hayalin içinde var olmaktı ve kapısından her içeri girdiğimde gerçekmiş gibi hissetmiyordum. Çok şey öğrendim, çok mutluydum.
Katıldığınız ilk oyunculuk seçmeniz nasıldı? Neler hissetmiştiniz? Başarılı olmuş muydunuz?
İlk oyunculuk seçmemde konuyu çok anlamamıştım tabii ki. Deneme çekimi alınmasını projeye girmiş olmak sanıyordum. Televizyonda o rolde başka birini gördüğümde anladım diziye giremediğimi. Şimdi bakınca komik ama o zaman çok üzüldüğümü hatırlıyorum.
Ekranda kendinizi izlerken neler hissediyorsunuz?
Biraz zorlanıyorum, kendine uzun uzun maruz kalmak bana çok da keyifli gelmiyor. Her defasında başka bir şey fark etmeni sağlıyor; ama bunun yanında tabii ki gurur duyuyorum.
“Kuş Uçuşu” geçtiğimiz aylarda finalini yaptı. Düşünceleriniz neler?
“Kuş Uçuşu”, yaptığım en keyifli işlerden biriydi. Güliz karakterinin her saniyesini, hiç bitmesin isteyerek, çok eğlenerek oynamıştım. Hissini hiç unutamıyorum, “Keşke hiç bitmeseydi” dediklerimden.
İçerisinde yer aldığınız hangi yapımın sizde farklı bir yeri olduğunu söyleyebilirsiniz?
“Kırmızı Oda” tabii ki. Yayımlandığı ilk günden itibaren projenin içinde yer almayı hayal etmiştim. İçimde bir his; orada bir sahnem bile olsa her şeyin bambaşka olacağını söylüyordu, hatta menajerime de “Kırmızı Oda’da oynamak, hayalim.” diye söylemiştim. Gerçek oldu ve tam da hissettiğim gibi gitti her şey.
Sette ya da provalarda başınıza gelen komik bir olay var mı?
Sette bazen çok yoğun saatler çalıştıktan sonra o komik olan şey “ben” olabiliyorum, sakarlıklar yaptığım zamanlar olabiliyor.
Batıl inançlarınız ya da uğur getirdiğine inandığınız nesneler var mı?
Uğur getirdiğine inandığım kelimeler, sayılar var. Nesne olarak, içinde yıldız olan her şey bana hep iyi hissettirir.
Günün yoğunluğundan ve stresinden sonra kendinizi nasıl rahatlatıyorsunuz?
Friends izleyerek...
Hayatınız boyunca en çok zorlandığınız anı nasıl aştınız?
Hayat bana hiçbir zaman içinden çıkılması imkânsız zorluklar yaşatmadı, yaşamayacağıma da inanıyorum. Küçük durumları bazen çok büyüttüğüm olabiliyor; aşmak için çabalıyorum, her geçen gün problemleri daha da basit karşılamayı öğreniyorum. Kendime sürekli, birkaç saat ya da gün sonra bu anın kalmayacağını hatırlatıyorum öyle zamanlarda. Zamanla her şey yolunu buluyor.
Gün içerisinde ya da kendinize ayırdığınız zamanlarda hangi aktiviteleri yapıyorsunuz?
Uzun bir boşluksa seyahat etmek hayatta en sevdiğim şey. Gün içinde de yalnız kaldığım saatlerde kendimle ilgilenmeyi seviyorum. Cilt bakımı yapmak, bir şeyler izlemek, bir kahve içmek; bunlar bana iyi geliyor.
Hayatınızdaki en büyük başarı olarak neyi görüyorsunuz?
Konservatuvarı kazanmış olmak ve yola çıktığım ilk an.
Bir günlüğüne biriyle yer değiştirebilecek olsanız bu kim olurdu?
Annem...
Size göre sahip olduğunuz en değerli özelliğiniz hangisi?
Asla pes etmemek!
Bir günlüğüne görünmez olabilseydiniz ne yapardınız?
Sanırım, asla görünmez olmak istemem.
İlham aldığınız bir alıntı veya söz var mı?
Kendime söylediğim bir söz: “Heyecanını koru ve onu kimsenin almasına izin verme.” Nerdeyse her gün tekrar ediyorum.
Gelecekteki kendinize bir not bırakacak olsaydınız, ne yazardınız?
Heyecanını koru ve onu kimsenin almasına izin verme...
Hayatınızda aldığınız en radikal karar olarak neyi söyleyebilirsiniz?
İstanbul’a taşınmak, hayatımda aldığım en radikal karardı.