Gezdiğimde, yaşadığımı hissediyorum diyen seyahat dünyasının en özel isimlerinden Profesyonel Rehber, Seyahat Yazarı ve Tarihçi Saffet Emre Tonguç, ülkemizde mutlaka görülmesi gereken yerleri, turizm sektörüne destek olmak amacıyla çıkardığı “Butik Oteller” kitabını, pandemi döneminin ve hafta sonunun uğrak noktalarını paylaştığı samimi röportajımız sizlerle...
Dünyaca ünlü birçok ismi gezdirmiş ve rehberlik etmiş biri olarak alanında bu kadar tanınan bir sima olmak nasıl bir duygu?
Rehberliği tek taraflı düşünmemek gerek. En azından benim için hiç öyle olmadı. Evet, belki ben işin sahnesindeyim ama hem turlarıma katılanlardan hem de özellikle son dönemde sosyal medyadaki etkileşimler bana hep bir şeyler öğretti. Ben işimi daha iyi yapmak için çaba sarf ettikçe rehberlik de beni her bakımdan besledi. Benim için bu mesleğin en sevdiğim yanlarından biri kesinlikle bu etkileşim hali. Aralarında; ABD’li talk show sunucusu ve yüzyılın en etkili kadınlarından sayılan Oprah Winfrey, televizyon programcısı ve yazar Martha Stewart, ünlü oyuncular Robert Redford, Matthew McConaughey, Billy Crystal, Kevin Spacey, Micheal Douglas, Catherine Zeta-Jones, Penn Badgley, ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, ABD’nin Eski Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı Colin Powell, Google CEO’su Eric Schmidt, Ford CEO’su Alan Mulally, General Electric CEO’su John Flannery, İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi, Guess’in sahibi Paul Marciano, modacılar Calvin Klein, Michael Kors ve Eli Tahari gibi kişilerin yer aldığı yüze yakın dünyaca ünlü ve etkili isme İstanbul’u ve Türkiye’yi tanıtma şansım oldu. Dünyaca tanınmış kişiler söz konusu olduğunda tabii ki bir beklenti, ön yargı oluyor ama inanın her insan gibi olabildiğince sade ve mütevazi insanlar. Sizinle kalbimde ayrı bir yeri olan bir anımı da paylaşmak isterim. Dünyanın talk show kraliçesi Oprah Winfrey gezdirdiğim en ünlü insanlardan bir tanesiydi ve beni karakteriyle çok etkiledi. 2009 yılında Türkiye’ye geldi ve Çırağan Sarayı’nda bir konuşma yaptı. Söze “Belki merak ediyorsunuz neden bu seyahati yaptığımızı” diye başladı. “Ben çok fakir bir aileden geldim ve çok geç yaşta ilk kez çikolatanın tadına baktım. Tadı o kadar hoşuma gitti ki bir daha çikolata yeme şansım olursa, bunu kuzenimle paylaşacağım dedim. Çünkü hayat paylaşınca güzel. Ben de bu yolculuğu sizlerle paylaşmak istedim.” dedi. Sonra şöyle devam etti: “Sakın bana teşekkür mektupları yazmayın çünkü o mektupları okuyacak zamanım yok. Ama eğer bu gezi sizleri mutlu ettiyse bu mutluluk yüzünüze gülümseme olarak yansısın. Bu bana en büyük teşekkür olur.” Benim otuz beş yıldır severek yaptığım bu meslek de aynen Oprah Winfrey’in dediği paylaştıkça güzelleşen bir yol olarak devam ediyor. Ne mutlu bana ki verdiğim emeklerle insanların kalbinde bir yer edinebilmişim.
Seyahat etmek sizde ne hissettiriyor?
Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen “Gezmek yaşamaktır” demiş. Sanırım seyahat etmek ile ilgili duygularımı en iyi anlatan cümle bu. Çünkü ben de gezdiğimde, yaşadığımı hissediyorum. Bence her yolculuk fiziksel olarak yer değiştirmekten öte bizi kendimize getiren yeni bir yol açıyor. Hayat bitmeyecek bir keşif yolculuğu. Göbeklitepe’deki mistik ve masalsı atmosferi hissettiğimde, Dubai’de her şeyin nasıl en fazla olabileceğine şahit olduğumda, Alaçatı’daki eski Rum evlerinin arasında gezinirken, Safranbolu’daki Osmanlı konaklarının duvarlarına dokunurken, dünyanın çatısı Machu Picchu’ya gittiğimde veya dünyanın bir ucunda Patagonya’yı keşfetmek için yola koyulduğumda hep başka bir Saffet olarak döndüm. Öğrendiğim, fark ettiğim, hayat heybeme kattığım yeni yeni duygular, insanlar, fikirler ve kararlar bu yolların sonunda ruhumun bir parçası oldu... Benim için hedef sadece gezmek değil hikâyelerine kafa yormak, görünenin ardındaki görünmeyene bakmaya çalışmak ve bunu teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanarak olabildiğince çok insana ulaştırmak. Öyle bir yaşam biçimi ki bu durmaya ihtiyacım olduğunda da yine seyahat ederek dinlenmeyi seçiyorum. İş için gitmiyorum da en sevdiğim dostlarımla beraber, hayatın neşeli yanlarının dibine vurmak için gidiyorum. Ama hep bir gidiş halim var çünkü durarak yaşamayı bilmeyen iflah olmaz bir seyahat aşığıyım. Tabii ki her şey dışarıdan göründüğü kadar kolay ve keyifli olmuyor. Yolculuk dediğimiz şey fiziki olarak yoran bir durum. Dolayısıyla sürekli yolculuk halinde olmak enerji isteyen bir şey. Mevsimler, mekânlar, ülkeler, kültürler arasında sürekli değişiklik yapmak keyifli ama adaptasyon her zaman kolay değil. Uyanıp hangi ülkede hangi günde olduğumu unutmuşluğum çoktur.
Ülkemizde mutlaka görülmesi gerekiyor, olmazsa olmaz dediğiniz yerler nereler?
Ben her zaman şunu derim: “Önce 81 ili gezin ondan sonra yurt dışını görün”. Bireysel ilginiz yoksa bu ülkedeki muhteşem tarihi ve coğrafyayı keşfetmenin peşine düşmüyorsunuz. Çocukluktan itibaren ülke sevgisi ve onu tanıma isteği mutlaka aşılanmalı. Bizim ülkede bir âdet vardır, herkes birbirine memleketini sorar. Söylenen yerler hakkında kaçının bilgisi vardır veya kaç kişi köklerinin geldiği o yeri ziyaret etmiştir sizce? Ben daha önce “Ayrıcalıklı Rotalar” programımda ve YouTube kanalım için çektiğimiz Antalya bölümünde şöyle bir kıyaslama yapmıştım çok şaşırtıcı gelmişti insanlara. Peru’daki Machu Picchu’yu görmeye akın akın insan gider. Bizim ülkemizde bile Machu Picchu’ya çıkma hayaliyle yaşayan öyle çok insan var ki ama hem ülkemizden hem dünyadan Antalya’daki Termessos antik kentini bilen kaç kişi var diye sorsam? Ya da buraya gitmeyi idealize eden, mutlaka görmeliyim diyen kaç kişi var? Machu Picchu kentini günümüzden yaklaşık 500 yıl kadar önce 2430 metreye inşa etmişler. Termessos’u beş bin yıl önce kurmuşlar ve tarihe Büyük İskender’in fethedemediği kent olarak geçmiş. Ben her ikisini gördüm ve içtenlikle söyleyebilirim ki Termessos’u çok daha etkileyici buldum. Bunun gibi öyle çok örnek sıralayabilirim ki. Dünyayı gezmek, farklı coğrafyaları ve kültürleri tanımak çok önemli. Sağladığı vizyon ve kültür tartışılmaz. Ama bunu bir yapboz kabul edersek o yapbozun kalbine kendi ülkemizi koymak gerek çünkü kendi topraklarımızı, kültürümüzü, bizi besleyen kökleri ve kültür harmanını keşfetmeden dünyayı keşfetmeye çalışmak bana biraz anlamsız geliyor. Çünkü aslında dünya tarihini anlamak için de Türkiye’yi keşfetmek zorundasınız. Sadece tarih değil coğrafya açısından öyle özel bir ülkede yaşıyoruz ki. Pamukkale’nin, Kapadokya’nın karşısına ne koyabilirsiniz? Bitlis’teki Ahlat Selçuklu Mezarlığı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde ama acaba buradan bu satırları okuyan kaç kişi haberdar acaba? Sadece İstanbul bile başlı başına bitmez bir keşif yolculuğu. Dünyada içinden deniz geçen ve üç imparatorluğa başkentlik yapmış başka bir şehir var mı?
Turizm sektörüne destek olmak amacıyla çıkardığınız “Butik Oteller” kitabınızın oluşum sürecinden bahsedebilir misiniz? Bir de pandemi döneminde en çok nereler uğrak noktası oldu?
Geçen sene pandemi sürecinde hepimizin ezberleri bozuldu, B planımızın olmadığı bir tabloyla yüzleştik. Benim gibi yaşamı seyahat üzerine kurulmuş kişilerse adeta sudan çıkarılıp köşeye konmuş balık gibi olduk. Bu süreçte en çok zorlanan sektörlerden biri olan turizm sektörüne bir destek olmak için seyahat yasakları kalkar kalkmaz, Butik Oteller kitabını hazırlamak için yola çıktım. Kafalar karışık, ortam tedirgin ve insanlar doğru tercih yapmak istiyorlar. Bunun için güncel, güvenilir ve rafine bir kaynağa duyulan ihtiyacı gördüm. Dolayısıyla hem ihtiyaç duyulan bu kaynağı hazırlamak hem de sektörün toparlanma sürecine katkı sunmak istediğim için böyle bir kitap çıktı ortaya. Yaz sezonunu yakalamak için önceliğimiz Ege ve Akdeniz sahilleriydi. İlk durağımız Eceabat, son durağımız Antalya Kaleiçi’ydi. Gökçeada, Bozcaada, Ayvacık, Adatepe, Cunda, Foça, Urla, Alaçatı, Ilıca, Şirince, Bodrum, Datça, Marmaris, Selimiye, Bozburun, Söğüt, Göcek, Fethiye, Faralya, Patara, Kalkan, Kaş, Olympos duraklarımız oldu. Fikrine, deneyimlerine güvendiğim altı kişilik ekibimle dört ayrı koldan otellerin COVID-19 önlemlerini nasıl uyguladıklarını yerinde görmek için büyük çaba harcadık. Hem otel yöneticileriyle görüştük hem farklı tarihlerde oteli deneyimleyenlerden fikir aldık. Rekor denebilecek sürede tamamladığım bir kitap oldu. Fikrin ortaya çıkıp şekillenmesi ile kitabın basılması arasındaki süre sadece bir buçuk ay. Ege ve Akdeniz sahillerini gezdiğim bu dönemde bu bölgelere ilginin oldukça yoğun olduğunu gördüm. Yurt dışı seçeneği olmadığı için ülkemizdeki değerler daha da ön plana çıktı. Kitabımda bu talepten dolayı inanılmaz ilgi gördü. Çok kısa bir sürede yirmi altı baskı yaptık. Bence geçen senenin diğer popüler rotaları Kapadokya ve Güneydoğu Anadolu oldu. Mardin, Midyat, Göbeklitepe ve Zeugma çok ilgi gören yerler arasındaydı. Yazın sıcağından kaçmak isteyenlerin tercihi ise Karadeniz’in serin yaylaları oldu.
Pandemide hafta sonu kaçamakları için nereleri önerirsiniz?
Pandemide üretmeye devam etmek için kitaplarıma öncelik verdim, “İstanbul Hakkında Her Şey” kitabım bu ay uzun bir aradan sonra güncellenmiş haliyle yeniden okuyucuyla buluşacak. İstanbul’a yakın kaçış rotaları için bu kitabın sayfalarında biraz gezinmenizi tavsiye ederim. Eminim ki kendinize uygun, ister deniz kenarında ister orman havasında bir rota bulacaksınız. Baharın renklerini yakalamak, doğaya biraz daha yakın olmak için çok güzel bir mevsimdeyiz. Benim favorilerim keyifli bir deniz yolculuğunun ardından ulaşacağınız adalar, ağaçların sarmaladığı yürüyüş parkurunda doğanın uyanışına tanıklık edebileceğiniz Polonezköy, bir yanı deniz bir yanı orman, biraz kafa dinlemek için en sevdiğim yerlerden olan Şile veya şehir insanını şımartmak için gereken her şeyin bir arada olduğu Ağva. Biraz daha uzaklara gitmek isteyenlere ise tavsiyem Trakya Bağ rotası üzerinde yer alan durakları keşfetmeniz. Tertemiz havaya uyanmak ve bağların arasında keyifli bir yürüyüş yapmak ruhunuzu yenileyecek. Yine bu bölgede Longoz ormanları son dönemlerde oldukça popüler. Genellikle kışın tercih edilse de bence Abant’da baharı yaşamanızı öneririm. Bu ve daha fazla seçenek için Instagram’da @butikotellerturkiye hesabını takip edin. Kısa sürede yüz bin üzerinde takipçiye ulaşan bu hesaptan bulunduğunuz yerin yakınındaki otellerin güncel bilgilerine de ulaşabilirsiniz.
Pandemi her sektör gibi turizm sektörünü de etkiledi. Havalar güzelleşmeye başlarken bize bu yaz için birkaç güzel tatil rotaları önerir misiniz?
Butik Oteller kitabı o kadar ilgi gördü ki sonbaharda projeyi genişlettik ve Marmara, Karadeniz, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve kayak otellerinin de dahil olduğu daha kapsamlı bir kitap hazırladık. Amacımız bu kitabın yaşayan bir kitap olması. Bu kitaba girmek için otellerden hiçbir talebimiz olmadı. Böylelikle tarafsız bir şekilde mevcut otelleri ve yeni seçenekleri takip ederek ileriki baskılarda da kitabımızı canlı tutmaya devam edeceğiz. Benim önerim Butik Oteller kitabını alıp adım adım Kuzey Ege’den başlayarak Alanya’ya kadar o coğrafyayı dolaşmanız. Buradan yeni bir haberi de açıklamış olayım; Saffet Emre Tonguç adıyla bir uygulama hazırlıyoruz. Rehber niteliğindeki bu uygulamayı indirenler, bütün tavsiyelerimi takip edip kolayca ulaşabilecekler. Bence bu sene Alaçatı, Bodrum gibi popüler olan yerler yine tercih edilecek. Daha sakin yerler arayanlar ise Fethiye ve civarını mesela Kayaköy, Faralya, Kelebekler Vadisi’ni tercih edecekler. Kaş ve Kalkan hattının da yine popüler yerler arasında olacağını sanıyorum.
Saffet Emre Tonguç:" Gezdiğimde Yaşadığımı Hissediyorum"
Seyahat dünyasının en çok takip edilen ismi Profesyonel Rehber, Seyahat Yazarı ve Tarihçi Saffet Emre Tonguç gezi önerilerini okurları için anlattı...
“Takma kirpik etkili maskara...”
“Küçükçiftlik Bahçe Tiyatrosu Mey|Diageo’nun Katkılarıyla Temmuz’da Başlıyor!”
“Haydar Dümen`den MALİ`ye inciler”
“4 Oscarlı KATHARINE HEPBURN Hayatını Kaybetti... ”
“Rönesans Cesareti ile Yeniden Doğuşa Hazır Mısın?”
“Omuz Ağrısı Kabusunuz Olmasın”
“‘Casa de Mandala’ by TANJU BABACAN”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32