Öncelikle oyunculuğa başlama hikayenizden bahseder misiniz?
Aslında başlangıçta oyunculuk hiç aklımda yoktu. Hatta Türkiye güzeli seçildiğim zaman on beş yaşlarındaydım ve oyunculuk teklifi aldığımda hayır dedim, bir mimarın yanında asistanlık yaptım. İki sene sonra tesadüfler sonucu bir çocuk tiyatrosundan teklif aldım ama çocuk tiyatrosunu büyüklere oynama kaydıyla Anadolu’ya gitmek zorunda kaldım. Ama şöyle bir gerçek var ki, umduğum gibi iyi geçmedi, paramızı alamadık, sorunlar yaşadık, ekonomik sorunlarımız da vardı. Zaten biz annemin geliri ile geçiniyorduk, kardeşlerimle birlikte tam bir aileydik. Daha sonra yine bir aile dostumuzun menajer eşiyle tanıştım, o zaman da yine film teklifleri yoğun geliyordu ve bir film ile start verdim sinema hayatıma. Yani başlarda, ben oyuncu olacağım diye çok da istekli bir yanım yoktu, aslına bakarsak…
Peki, o zamanlar hiç aklınıza gelir miydi; Türkiye’nin en beğenilen oyuncularından biri olacağınız, hatta zirve yapacağınız?
Zirvede olup olmadığımı bilmiyorum ama şu var; yaptığınız iş ne olursa olsun saygı duyduğunuz müddetçe, sevdiğiniz müddetçe mutlaka onun getirisini alırsınız.
Yıllardır ülkemizin en sevilen oyuncularından biri olarak, size gereken değerin verildiğini düşünüyor musunuz? Yurt dışında olsanız durum nasıl olurdu?
Avrupa’da olsaydım; daha farklı olurdum. Neden olurdum; Şu anda benim yaptığım diziler yüz yirmi ülkeye satılmış vaziyette ve hiçbir hakkımız yok, telif hakkı alamıyoruz. Burada dönen ve tekrarlanan dizilerden telif hakkı yok sadece anlaşmamızda diziden ne alıyorsak onu alabiliyoruz. Ama bir Amerika’da bu telif hakları torunların, torunlarına gider, oynadığı müddetçe böyle imkânları var. Oradaki olanaklar bambaşka, bakış açıları bambaşka, bir oyuncu bir film ile ekonomik özgürlüğüne kavuşuyor ama Türkiye’de bir filmde oysanız bile yıllar sonra sadece bir daire alabiliyorsunuz. Hak ettiği yerde olmuyor bana göre maalesef.
Biraz da Yeşilçam’a dönsek ve o zamanları konuşsak...
Yeşilçam o dönem çok eleştiriliyordu. Ekonomik anlamda geçirdiğimiz zor günlerin yanı sıra film işi, oyunculuk işi de hayli zorlu şartlar altında gerçekleşiyordu. Ama geçmişe baktığımda; o dönem için o şartlarda çok güzel işler yaptık diyebilirim.
Şimdiki jenerasyonu nasıl değerlendiriyor; Nebahat Çehre?
Beğendiklerim de var, vasat bulduklarım da var. Bu kadar imkan ve olanaklar içinde güzel değerlendiren de var ama bunu değerlendiremeyenler de var; ne yazık ki…
Oyunculuktaki büyülü atmosfer nedir ?
Seyircinin ilgisi…
Dünyaya bir kez daha gelseniz, yine oyuncu olmak ister miydiniz?
Değeri bilindiği müddetçe, sizi hak ettiğiniz yere getirebiliyorlarsa oyuncu olmak isterim tabi ki.
En son Azerbaycan’da çekilen filminiz “Kanlı Ocak‘’ ile gündemdesiniz. Film teklifi nasıl geldi ve bu teklifi kabul ederken farklı bir ülkede çekilmesinin zorluklarını düşündünüz mü?
Öncelikle farklı bir ülkeden film teklifi almak beni gururlandırdı. Senaryosunu okuduğum zaman; hassas olduğum bir konu gördüm... Bağımsızlık savaşı veren, ülkesini savunan bir avuç insanın hikayesi vardı... Senaryosunu beğendiğim ve güzel bir iş olduğu için de filmde yer aldım. Yönetmen ve yapımcı kendi kardeşini, o dönemde savaşta kaybetmiş birisi. İyi ki yapmışım! Türkiye’de bana film vermiyorlar, beni mutlu etti bu film...
Ben izledim, izlemeyenler için buradan ne söylemek istersiniz?
Ben severim bu tür filmleri kendi adıma. Bir ülkeyi tanımak isterim bir filmde. Onların da bir bağımsızlık savaşı var. Acısı, tatlısı, aşkı olan bir film…
Röportaj:MAG
Nebahat Çehre: Avrupa`da Oyuncu Olsaydım Çok Farklı Olurdu
Türkiye Eski Güzeli Nebahat Çehre ile keyifli bir sohbet...
“Grandmaster Flash İstanbul’da!...”
“Nestlé Chokella’dan sevginin resimleri ”
“8.Uluslararası Çayda Çıra Film Festivalinde Coşkulu Kapanış”
“Sınav Öncesi Fazla Çikolata Konsantrasyonu Bozuyor”
“Kötü Giden İlişkiyi Bitirmeyi Öğrenin ”
“Diyette Saatleri Dikkate Alın”
“Yamato”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32