Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi dizisi ile ilk kez ekran karşısına geçen, Sen Anlat Karadeniz dizisinde hayat verdiği Nefes karakteri ile milyonların ilgisini ve beğenisini üzerine toplayan İrem Helvacıoğlu ile çok eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdik. Başarılı ve güzel oyuncu İrem Helvacıoğlu, hayatı ve oyunculuk kariyeriyle ilgili merak edilen soruların cevabını MAG Okurları ile paylaştı.
İrem Helvacıoğlu üç kelime ile kendisini anlatsa nasıl anlatırdı?
Biraz hiperaktif, biraz sakin, biraz eğlenceli, biraz agresif, biraz deli, biraz mantıklı, bazen çok sosyal, bazen içine kapanık. Bunları birleştirmek güç gelebilir ama bunların hepsi benim. Üç kelime biraz zor yani...
Oyunculuk sizin için ne anlam ifade ediyor?
Oyunculuk sonu olmayan bir yol, her seferinde istediğim başka bir karakter, heyecan yaratacak başka bir hikaye çıkıyor karşıma ve deneyimlerim artıyor. Hatalarımı görmek, bunlar üzerinde neler yapabileceğimi düşünmek için her seferinde sınırlarımı zorlamam gerekiyor. O yüzden uçsuz bucaksız bu yolda yürümek, yeni şeyler keşfetmek heyecan verici. Yepyeni şeyler öğrenmem ve bunun üzerine düşünmem gerekiyor, her karakter yeni bir keşif ve bu keşifler dipsiz bir kuyu.
Seyircilerin karşısına ilk kez Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi dizisi ile çıktınız. Daha sonra Muhteşem Yüzyıl, Kurtlar Vadisi
Pusu gibi önemli diziler yol aldınız. Başladığınız ilk günden bugüne kadar geçen zamanda oyunculuk kariyeriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
Tırmandığım yol diyelim buna, çok dik ve zorluydu. Ama ben zorluğun beni pes ettirmesine izin vermedim, ben izin versem bile bana bu yolda destek olan çok insan vardı. Ailem, hocalarım, menajerim Şebnem Demir, arkadaşlarım bana hep destek oldu. Karar verirken bunu konuşup tartışıp en doğrusuna karar verebildiğimizi düşünüyorum. Her geçen gün yeni şeyler öğreniyorum, öğreniyoruz, öğrenmeye devam ediyoruz, bu yolla gurur duyuyorum her bir anıyla.
Dizi, set yoğunluklarında hayat nasıl geçiyor?
Her işin farklı bir yoğunluğu, farklı bir sorumluluğu var. Bazen hayata bölünmekte güçlük çekebiliyorum ama yine de yetişebiliyorum.
Bu zamana kadar canlandırdığınız karakterler içinde kendinize en yakın hissettiğiniz hangisi oldu?
Kendime yakın hissettiğim değil de çok severek canlandırdığım dersem Nefes. Hem çok özel hem çok derin, benim için çok ayrı.
Elinize yeni bir proje ulaştığında senaryosunu okurken özellikle nelere dikkat ediyorsunuz?
Bir önceki projeden ayırmak istiyorum, biraz farklılık benim için çok önemli. Karakterlerin ve senaryonun tutarlılığı ve konusuna dikkat ediyorum.
İzlediğiniz ve takip ettiğiniz dizi ve filmlerde kendinizi düşündüğünüzde, canlandırmaktan keyif alacağınız karakterler ve özellikleri neler?
Çok eskiden beri istediğim bir şey var aslında, çok heyecanlandırır beni bunu düşünmek. Orphan Black diye bir dizi vardı ve bunda tek kişi, sayısız karakter canlandırıyordu. Böyle bir şey oynamak sanırım farklı bir deneyim olur ve düşünmek bile harika hissettiriyor.
Bize son projenizden ve projede canlandırdığınız karakterden söz edebilir misiniz? Bu kez ekranlarda nasıl bir İrem göreceğiz?
Maalesef bununla ilgili çok fazla bir şey söyleyemiyorum.
Sizce iyi bir oyuncunun yapması gerekenler nelerdir?
Öğrenmenin hiç bitmeyeceğini anlamak, öğrenmeye açık olmak, araştırmak, gözlem yapmak, iyi dinlemek, iyi anlamak, disiplinli olmak, sorgulamak ve en önemlisi iyi insan olmak.
Eleştirilere açık mısınız? Sosyal medyadan gelen eleştirilere nasıl yaklaşıyorsunuz?
Sosyal medyanın eleştirilerinin artık eleştiri olduğunu düşünmüyorum. Biraz hadsizlik ve biraz her şeyi eleştirmek, yargılamak ve olumsuzlaşmak gibi bir kavram oluşmaya başladı. Bazı insanların acımasız olduğunu düşünüyorum, tabii gözden kaçırmak istemediğim şeyler de var ve olumlu olanları asla kaçırmam. Eleştiri demek karşındakini zedelemek değil onun bir konuda eksikliğini göstermektir, buna tabii açığım.
Kendinizde en sevdiğiniz ve sevmediğiniz özellikleriniz neler?
Empati yapabildiğimi düşünüyorum ve bu özelliğimi seviyorum ama bir şeyin olmayacağını hissettiğim anda o şeye karşı hissizleşiyorum ve bunun geri dönüşü olmuyor.
Çok fit ve güzel bir fiziğe sahipsiniz. Formunuzu korumak için neler yapıyorsunuz?
Sadece iki öğün yiyorum ama bunu çok sağlıklı ve dolu bir şekilde yiyorum. Kahvaltı benim için çok önemli. Set çok erken olunca öğlen yemeği saatinde kahvaltı ediyorum. Akşam erken acıkıp hemen yemek istiyorum, kaçırınca iştahım kapanır. Abur cubur çok sevmem, evde olsa da çok nadir yerim.
Ekran önünde olmanın verdiği kusursuz bir güzellik algısı var. Peki sizin güzellik anlayışınız nedir?
Bence güzellik algısı çok farklı ve değişken, zamanla değişiyor. Sadece dış görünüşe bakmak yeterli değil; enerji, hayata bakışın, tecrübelerin, bilgin ve yeteneklerin de olmalı. Kusursuzluk ve kalıcılık bunlarla olabilir, bu benim düşüncem tabii.
Boş zamanlarınızda en çok neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Hobileriniz neler?
Film seyretmek, kitap okumak, arkadaşlarımla zaman geçirmek, kedilerim... Zamanım varsa yeni yerler, yemekler, kültürler keşfetmek.
Moda ile aranız nasıl? Trendleri takip ediyor musunuz?
Kendimce etmeye çalışıyorum. İçinde mutlu hissettiğim her kıyafet özgüvenli, rahat ve mutlu hissettiriyor. Modanın yelpazesi çok geniş. İçinde herkesin mutlu ve özgüvenli hissedebileceği bir tarz var ama yardım istediğim ve fikir aldığım stilist arkadaşım da var.
Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği seçerdiniz?
Çocukluktan beri oyuncu olmak istediğim için sanırım buna çok fırsat kalmadı ama iç mimar olmayı isterdim.
Elde ettiğiniz başarıları ve yaşadığınız deneyimleri düşündüğünüzde gelecekteki İrem’e neler söylemek istersiniz?
Attığın her adım seni sen yaptı. Öğrenmekten ve kendin olmaktan hiç vazgeçmedin, hala bu değişmedi. Değişen tek şey yaşın, hayatında ve kariyerinde attığın adımlar.