Gece hayatına nasıl başladınız?
1959 senesinde başladım. İstanbul'da benim bildiğim ilk gece kulubu sıraselvilerde 1955 senesinde açılan Normandiya vardı. 1960 senesinde Kulub 12 oldu ve bence gelmiş geçmiş en popüler gece kulübü'dür. Her gece saat 23:00'te başlar, sabah 07-08:00'lere kadar açık bir mekandı. Kulub en az 12 350-400 kişi alan bir mekandı ve gecede en az 3-4 kere devir olurdu.
Müzik tarzı nasıldı?
Batı tarzı. İlhan Feyman orkestrası, Şevket Uğurluel orkestrası gibi İstanbul'un en büyük orkestraları 10-12 kişilik orkestralar, solistler Mehmet Taneri Haldun Özdeniz gibi isimler vardı... Çok kozmopolit bir mekandı her kesimden, her tarzda insan vardı. Kulub 12 sıraselvilerde Alman hastanesine gitmeden 100mt gerideydi. Sonradan binanın üst katına Zeki Alasya Metin Akpınar deve kuşu kabaresini açtı.
Bende 1970 ile 1980 yılları arası Kulub 12'de müdürlük yaptım.
Peki Günay Restaurant ne zaman başladı?
1980 senesinde oradan ayrılıp, harbiye'de Egemen Bostancı ile Günay Pub'ı kurdum.
Harbiye'de tam olarak neredeydi?
Harbiye orduevinin tam karşısında dar bir sokak 10 merdiven kadar inilen bir yerdi.
Tekrar şimdi de Günay Pub için sorayım, müzik ne tür yapılıyordu?
Leman Sam ve Grup Doğuş vardı. Leman Sam ile 11 yıl süren bir beraberliğimiz vardı. Günay'ı Günay yapan zaten Leman Sam olmuştur. Bende onu Leman Sam olmasında faydam olmuştur oda Günay'ı Günay yapmıştır.
Peki siz gece kulübü ile başlarken, neden Restaurant?
Harbiyede resturant olarak başlamadım. Günay Pub olarak başladık, daha sonraları ise yemek vermeye başladık. Tabi harbiyedeki mekan bize yetmemeye başladı. Çok büyük bir talep vardı bize, mekanda 150 kişilik olduğu için sığmamaya başladık. Öyle olunca şuanki Beytem Plaza'ya 1986 yılının sonunda geçmiştik, tabi o zamanlar Beytem Han'dı ismi... Geçince'de A kalite hizmet vermek için restaurant yaptık.
Size gece hayatında Gazinocular Kralı denilmesinin sebebi, nedir?
Şimdi bir defa ben gazinocu değilim ve böyle hitap edenlerede hep kızdım. Benim işletmem gece kulübü ve restaurant birleşimiydi. Gazinolar daha alaturka tarzdaydı. Günay Restaurant'ta ise mesela Leman Sam 18 dilde şarkı söylerdi. Mesela İspanyol sefiri geldi, sefir Leman Sam'ın programından sonra kulisine gelerek, ispanyol'ca konuşurken Leman ben ispanyolca bilmiyorum dedi. E peki nasıl anadilin gibi ispanyolca şarkı söylüyorsun dedi. Leman'da benim bir hırsız kulağım var. Ne duyuyorsam onu anında olduğu gibi kaydediyorum demiştir...
Müzik tarzının bu kadar geniş bir yelpazesinin karşılığında, müşteri profiliniz nasıldı?
Profil, tüm milletlerden müşterimiz vardı. 18 dilde şarkılar olduğundan, özellikle yurt dışından gelen misafirleri ağırlardık.
Peki mekanınız kaç gün çalışıyordu?
İlk yıllar haftanın 7 günü açıktı. İlerleyen yıllarda haftanın 4 günü iş yapmaya başladık.
Fiks menü ve ön masa arka masaların fiyat farkı varmıydı?
Günay Restaurant'ta fiks menü değilde, açık büfe tarzı isteyen istediğini alır ve sınırsızdı. Masaların sahneye yakınlığı uzaklığı ile ilgilide kesinlikle fiyat farkı yoktu. Gazinolarda ama bu dediğiniz fiyat farkı vardı.
Gece hayatının bitmesinin en büyük sebebi sizce nedir?
Sanatçıların yüksek ücretler almasıdır. Mekan işletmecileri sanatçıya bu ücretleri verince, bu maliyetleri bir şekilde çıkartmak zorunda kalıyor. Bunuda fiyatlarına yansıtıyor. Gelen müşteride hergün yada her hafta çıkamıyor.
Büyüklerimiz hep anlatır. Bizler gece eğlenmeye çıkarken giyimimize dikkat eder ve ciddi bir hazırlık yaparak çıkardık derler.
Şimdi günümüzde pek yok, siz neye baglıyorsunuz bu değişimi?
Ben onu müesseye olan saygıya bağlıyorum. Müessese demek ise işletmecisi, çalışanları sahneye çıkan sanatçılara olan saygısından en şık kıyafetleri ile gelirlerdi. Ancak şuan bu saygıyı göstermiyorsa eğlence müdavimleri, hatayı işletmeler kendilerinde aramalı bu sorunu.
Örnek şimdi yakın görüştüğüm dostlarım beni arayıp Günay abi, geçen Günay Restaurant'a gittim ve çok üzüldüm, gelenler kot pantalonla geliyorlar diye arayan kişi sayısı çok fazla malesef...
Şimdi mesela gelen beyler, kravatsız takım elbise giymeden gelmezken, hanımlar ise kuaför'e gitmeden en şık elbiselerini giymeden gelmezdi. Hatta birşey söyleyim, bunları duyardık mesela akşam Günay'a gidelim denildiğinde hanımlar hazırlanamam şimdi vaktim yetmez dediklerini duyardık.
Siz hiç pop şarkı söyleyen sanatçıları sahneye çıkartırmırdınız?
Benim çıkardığım pop söyleyen şarkıcılar; Aşkın Nur Yengi, Nukhet Duru, Ajda Pekkan gibi isimler.
Şu hiç oldumu. Günay'da çıkabilmek için sanatçılar, fiyat indirimi yaparmıydı?
Tabi olurdu. Hatta araya bürokratlar koyanlar dahi olurdu. Ama ben kafama yatmayan birini asla çıkartmam, çıkartmadımda.
Son dönemler gece hayatının düşmesinden dolayı Günay'ı kapatmak zorunda kalarak, devrettiniz. Doğru mu biliyoruz?
Doğru değil, ben Günay'ı devretmedim. 2008'de ben mekanı verdim, hatta bu yeni alan Bvs Group beni çağırdılar konuşalım diye. Bayram bey bana Günay abi, biz markayıda istiyoruz. Günay markasını vermezsen biz burayı neden alalımki, iş yapamayız dedi. Peki dedim, hemen oraya bir noter getirdiler ve 2010'a kadar müsade ettim. 2010'dan sonra yine benim müsademle devam edeceklerdi. Günay Restaurant markasını 2 yıllık süreyle 2010'a kadar kiraya verdim.
Günay halen devam ediyor. Markayı 2010'da sonra tamamen mi verdiniz?
Hayır vermedim. Ben patent almamıştım çünkü benim zamanımda öyle patent vs falan yoktu. Son zamanlarda bu patent olayları çıktı ve ciddiyet kazandı. 2010'dan sonra bunlar işte patent'e müracat edip almışlar ve öyle çalıştırmışlar.
Size hiçbir şey söylemedenmi yaptılar? Peki ne yaptınız yada aradınızmı Bayram bey'i ?
Yok aramadılar. Bende tabi dava açtım, bu markayı ve markanın logosu olan kadeh hakkında. Mahkeme onların aldığı patenti iptal edip, bu markayı yaratan kadeh logosunu çizen Günay Tuncel'dir kararını verdi. Marka patent şuan bende..
Yargıtay süreci ne oldu ve şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Yargıtay'da kararı onadı. Şimdi 1-2 ay sonra yeniden Günay Restaurant'ı gelen birkaç tekliften birine karar verip tekrar eski günlerine döndürmeyi planlıyorum...
Ciddi bir teklif var mı?
Tabiki isteyenler var ve dediğim gibi 1-2 ay sonra netleşmiş olur kararım.
Benim anlamadığım, sizi hiç mi aramadı Bvs Group yeniden kiralayalım diye?
Yok aramadılar, hatta bir yerde Bayram beyle karşılaştık selamlaştık. Ben sordum napacağız bu işi diye. Yapacak birşey yok abi dediler.
Peki bu tatsız konuyu değişterelim biraz. Eminimki birçok anı'nız var. Bize yine en ilginç anılarınızdan biri anlatırmısınız?
Birgün Muazzez Abacı gelip, Günay şimdi sahneye çıkıyorum ve beni dinliyorsun dedi. Girdim salona sahnesini dinledim. Abacı indi sahneden geldi yanıma ve eee Günay ne diyorsun dedi. Bende yaa Abacı evet sen güzel söylüyorsun ama ben anlamıyorum alaturka'dan diyip dürüstçe aklımdan geçeni söylemişimdir.
Sahnenizde ismi olmayan alt kadro yada vokallerden ünlü olan oldumu?
Ben isme bakmazdım benim için kalite ön plandadır. Mesela Göksel, Candan Erçetin sahnemizde vokal olarak çıkmıştır.
Mekanda salona müdahale edermiydiniz. Örnek garsonlara, müzik ses seviyesine...
Tabi salonun o mutfak girişinde bir yükseklik vardı. Orada tüm gece ayakta bütün salonu kontrol eder, ses seviyesi yüksekse hemen işaret eder sesi kıstırırdım.
Yanınızda çalışıpta sonradan çok ünlü olan isimler varmı?
Çok kişi çalıştı tabi ilk aklıma gelen isimlerde biri Kemal Koç, diğeride Hilmi Topaloğlu yanımda çalışmıştır.
Şimdiki işletmecilere tavsiyeniz nedir..
Benim tavsiyem; İşini sevecek, içki içmeyecek.
Türkiye gece hayatının en iyi dönemi ne zamandı?
En iyi zamanı değilde. En kaliteli zamanı 1960 ile 1970'li yıllar arasıdır. 70'den sonra dejenere olmaya başladı.
Günay Restaurant'ta çalışan personelinizden en çok istediğiniz beklentiniz neydi?
Bana hizmet etmesinler, sanatçılara ve müzisyenlere kusursuz hizmet etmelerini isterdim.
Peki sizin zamanınızda %10 servis ücreti varmıydı?
Yoktu. Örnek müşterinin hesabı 100 lira, o kadar öder. Ben o 100 lira'nın içinde personele %10 verirdim. o müşteriyi rahatsız eder, müşteri ne ödeyeceğini bilecek, yok %10 garsoniye yok artı kdv olmaz müşteri rahatsız olur.
Müşteri şunu bilirdi Günay'a gittiğim zaman 4 kişi 500 lira hesap gelir 501 lira gelmez. Güven önemlidir.
Röportaj: Okday Kaçan