Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, 24 Nisan’da İstanbul’da düzenlediği bir basın toplantısıyla Türk turizmine yeni bir soluk getiren Alaçatı Modeli’ni anlattı. Alaçatı’nın turizmde çok kısa zamanda yakaladığı başarının ardında yatanların ele alındığı toplantıda “Türkiye’nin ilk kanal kenti: Port Alaçatı Projesi” hakkında bilgi verildi.
“Geç fark edilmek” avantaja dönüştü
1990’larda Avrupalı sörfçülerin keşfi ile adı duyulmaya başlanan bu küçük kasaba, önce dalgalar üzerinde uçan sörfçülerle doldu. Onları, şehrin gürültüsünden, kalabalığından kaçanlar izledi. Tarihi dokusu çok iyi korunmuş; evleri, sokakları, kültürü ve eğlencesiyle tam bir Ege kasabası olan Alaçatı, son dönemde etkisi iyice artan yeni tatil trendlerinin birçoğuna yanıt veren bir çekim merkezi haline geldi.
Plastik sandalye, masa yasak! Rengarenk çirkin şemsiyeler de! Yoğun koku yayan yiyecekler de!
Alaçatı’da iyi korunmuş evlerin, sokakların ekonomik geri dönüşü hızlı ve etkili bir biçimde olunca Alaçatılı bunlara planlardan, yasalardan daha iyi sahip çıktı. Belediye yasal prosedürleri sağlam bir biçimde tamamladı ve gerekli tüm İmar Planları’nı hazırladı. Ama Alaçatı’yı asıl koruyan, bizzat Alaçatılıların belirlediği ve sıkı bir biçimde uyguladığı “Alaçatı Kanunları” oldu.
Bu kanunlara göre; Alaçatı’da sabahlara kadar yüksek sesli müzik yayını yapan bar veya diskotek yok, sokaklarda canlı klasik müzik dinletileri var. Akşam yemeğinizi yerken duyacağınız, melodileri rüzgârın taşıdığı arp ve keman konserleri var. Plastik sandalye ve masalar yok, güzel sanatlar fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış hepsi birer sanat eseri olan dükkan tabelaları var. Dünyaca ünlü heykeltıraşların katıldığı heykel çalıştayları ve meydanlarda onların çalıştay süresince ortaya koydukları eserler var. Geçmişleri yaklaşık 100-150 yıllık, öteden beri çok iyi korunmuş ve şimdi de korunan 1.300 “taş ev” var.
Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, “İmar Planımız çok sıkı kurallar içeriyor ama daha önemlisi kimse bunları delmeyi denemiyor bile. Zira o özelliklere bağlı kalmasının ona daha çok para kazandıracağını biliyor.” dedi.
Sörf, golf ve termal
Alaçatı’nın sahip olduğu değerleri korumadaki başarısı ve kararlılığını sürdüreceğini belirten Dalgıç, “Alaçatı’nın batısında 90.000 dönümlük bir alan, Bakanlık tarafından turizme tahsis edildi. Alaçatı, bundan sonra sörfün yanı sıra golf ve termal turizminde de var olacak. Alaçatı’yı marka haline getiren değerleri, “butik ve yüksek kalite” anlayışını koruyarak, golf ve termal turizminde de iddialı bir şekilde yer alacağız” dedi.
Basın toplantısında ayrıca Türkiye’de ilk kez toprakta kanallar açılarak denizin kara içine taşındığı kanal kent projesi “Port Alaçatı” hakkında bilgi verildi. Dalgıç’ın “kamu-özel sektör güçbirliği”ne ülkemizdeki en iyi örneklerden biri olarak tanımladığı Port Alaçatı’da gelinen noktayı projenin başındaki isim Yüksek Mimar Mühendis Aykut Mutlu anlattı.
Türkiye’nin İlk “Kanal Kenti” Alaçatı’da
Konsepti “su içinde su ile yaşam” olarak özetlenen ve sakinlerinin önüne yatını, arkasına da arabasını park edebileceği yerleşime sahip bir proje olan Port Alaçatı, toplam 240 hektar alan üzerine kurulacak. Bu alanda denizle bağlantısı sağlanmış toplam uzunluğu 3 kilometreyi bulan ortalama 4 metre derinliğinde 30 metre genişliğinde bir kanal açılacak. Kanal kentte, evlerin yanı sıra Alaçatı’nın mimarisine, kimliğine uygun alışveriş alanları, restoran ve kahvelerin yer aldığı meydanlar, butik oteller olacak.
Bugüne kadar alışılan denizin doldurulmasıyla yaşam alanı yaratmak yerine denizin içeri alındığı bu proje sayesinde toplam 10 kilometreye yakın bir sahil yaratılmış olacak.
Türkiye’nin Venedik’i olacak bu projenin tamamı için bugünün hesaplarıyla toplam 500 Milyon Avro yatırım yapılacak.
Uluslararası bir üniversite
Alaçatı turizmin yanı sıra eğitimle de dünyaya açılıyor. Dünyanın en iyi üniversiteleri listesinde 87. sırada yer alan Münster Üniversitesi, Alaçatı’da bir Türk-Alman Üniversitesi açıyor. 2010 yılında hizmete girecek olan bu üniversitenin dört fakültesi olacak.