>

KÖŞE YAZILARI | SERPİL ŞAHİN

Her Yeni Doyurur mu Beni?

Bak bir ortak noktamız var; aksiyon filmleri. Bayılırım. En sevdiğin aksiyon filmi hangisi? (Serpil Şahin)
 
   
 
 
     

26.02.2010 – Bir Ara Cafe Buluşması

-Merhaba Ümit ben. İnşaat mühendisiyim. Ailemle yaşıyorum ama en kısa zamanda yalnız başıma bir eve çıkmayı planlıyorum, malum kendi hayatımızı tam anlamı ile kazanmamız gerekiyor değil mi? Sen ne yaparsın Derya? Nelerden hoşlanırsın, biraz da seni dinleyelim!..

- Bildiğin üzere adım Derya. 27 yaşındayım, bir ajansta metin yazarıyım. Ben senin şu an düşündüklerini sanırım 9 yıl önce düşünmüş olmalıyım ki 18 yaşımdan beri ailemden ayrı yaşıyorum. Hobilerim arasında, dans etmek, bol bol dergi okumak, aksiyon filmleri izlemek var.

- Bak bir ortak noktamız var; aksiyon filmleri. Bayılırım. En sevdiğin aksiyon filmi hangisi?

- Transporter.

-------------------------------------------------

15.03.2010 – Bir Leblon Buluşması

-Selam Derya, nasılsın? Kusura bakma biraz heyecan var üzerimde. Sibel benim liseden arkadaşım ve seninle tanışmamı istediği için şimdi ona çok şey borçluyum. Gerçekten çok güzelsin. Neler yaparsın Derya, bahseder misin kendinden?

- 27 yaşındayım ve metin yazıyorum. 18 yaşından beri yalnız yaşıyorum. Dans ederim.

------------------------------------------------

28.03.2010 – Bir Lucca Buluşması

-Hey şeker, nasıl gidiyor? Son zamanlarda gördüğüm en havalı hatunsun.

- İyi metin yazarım.

-----------------------------------------------

28.03.2010 – Lucca Buluşmasının Hemen Ardından Ev

“Artarak çoğalan yeni insanlar, azalarak yok olan duygu ve kelimeler… Ne kadar ciddi bir ters orantı varmış aralarında, daha yeni keşfediyor keşfetmeye doymayan meraklı ruhum…”

Söylenerek vardığı dairesinin kapısında bir süre kaybolan anahtarını aramaya başladı. Lanet olası anahtara ne kadar büyük anahtarlık takarsa taksın onu çantasında muhakkak bir 5 dakika arardı.

Kapıyı açıp da içeriği girdiğinde davul gibi şişen ayaklarını ayakkabının esaretinden kurtardığı dakikadan itibaren sağlam bir ağlama krizi ile karşı karşıya geldi. Ayakkabıdan ayaklarını kurtarmak bu kadar tantana gerektirecek bir eylem değildi. Neye ağlıyordu şimdi salya sümük?

“Dur!” diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu, fakat henüz bilmiyordu gözyaşlarının emir ile durmadığını…

Sendeleyerek ilerliyordu ve vücudunun yüküne daha fazla dayanamayıp salonda en sevdiği yere, L koltuğuna attı emanet gibi hissettiği bedenini… Yabancıydı bu kadar yoğun ağlamaya, göz pınarları bile şaşkındı.

Birden sesi kısıldı, bağırmaktan herhalde diye içinden geçiriyordu o esnada. Fakat avaz avaz ağlama yerini sessiz, boğaz ve can yakan bir ağlamaya bırakmıştı ki; bu daha tehlikeliydi.

Bedenini attığı koltukta doğruldu, elinin tersi ile akan yaşlarını silip dışarıyı izlemeye başladı. Ona hep ilham veren, içindeki huzuru ortaya çıkaran boğaz manzarası bu kez ona hüzün veriyordu.

“Neden birden ağladım ve neden hala canım yanıyor? Bu kadar yeni insanla tanışmak ruhumu mu kirletmişti? Bir şey yaşamamıştım ki onlarla, tanışıklık 2. bir buluşmaya kadar sürmüştü.”

Derin bir iç çekişin ardından itiraflar dizisi gelecekti ve kendisi bu diziyi ertelemek için daha fazla savaş vermeyecekti. Yorgundu, yormuştu, üzülmüştü ve üzmüştü. Daha fazla erteleyerek içindeki yarayı büyütmenin manası olmadığını hissetmişti.

Sözler en çıplak hali ile güzel dudaklarından birer birer dökülüyordu.

“Yine olmadı... Neden olmadı? Olmaması için değil olması için hazırlanmıştı tüm bunlar. Ama inatla olmadı ve olmayacak değil mi? Şakalaşıyor musun benimle Tanrı? Çok mu eğlenceliydim biraz önce deliler gibi ağlarken?

Bunca zaman birikip içimi allak bullak eden duygu tam olarak neydi? Aşk? Sevgi? Sahiplenilme hissiyatı? Aşk ile sevişme dürtüsü? Sadece seks? Off ne kadar da çok şey var. Hepsini tek bir bedende bulmak neden imkansız?

Ne kadar da seri sorular sorabiliyorum kendime...

Ümit, Can, Hüseyin, İlker, Hakan, Sedat... Ayy yeter... Hepsini toplasam bir adam etmiyor muydu? Çıtalarımı da düşürmüştüm oysa ki, azaltmıştım yeni gelecek için beklentilerimi. Yüksek bedelli sıfır model bir aşktan vazgeçmiş, 2. eli deli gibi hırpalanmış ucuz bir aşka bile razıydım. Razıydım razı olmasına ama neden hayat hakkettiğimi değil istediğimin en az halini burnumun dibine sokuyordu. ‘Secret’ bu durumda yalanın ta kendisiydi; umutla yaşamamız için hepimizin bir diğerini ikna ettiği koca bir yalandı.

Ve nasıl da zordu biri ile tanışmak, eskiden neşe içerisinde kurduğum o cümleleri ilk kez kuruyormuş gibi sahte heyecanlar yaratmak... Anlattığı herşeyi büyük bir dikkat ile dinlemeye çalışıp sohbetin en başından kopmak... En sevdiğim film, en sevdiğim şarkıcı, en sevdiğim şarkı... En sevdiklerimi bir çırpıda anlatmak... Konuşacak bir konu olmadığında “Eeee!” lere sarılmak... Nasıl zor şimdi başka biriyle tanışmak...

Veresiye aşklardan medet umup aslı acı, astarı mutluluk olan aşklardan uzaklaşmak...


SERPİL ŞAHİN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>