Bazı insanlardan öyle bir elektrik alırız ki daha ilk anda çarparlar; bazılarınınki ise ne yaparsan yap 1 WATT’ı bile geçmez.
Elektrik alamadığımız insanlar vardır zaman zaman. Sen iyisindir, uyumlusundur, anlayışlısındır, hatta güler yüzlü ve pozitif yaklaşırsın ama karşındaki öyle değildir işte. Senin her türlü olumlu yaklaşımına karşılık, sert bir bakış ifadesiyle suratsızca yaklaşır sana. İçindeki bütün enerjini alıverir iki saniye içinde. Önce soğukkanlılığını korur, sabredersin. Birkaç saniye daha çaba gösterir, güler yüzlü ifadeni bozmazsın ama baktın iş uzuyor, karşındaki hala çatık kaşlı ve negatif sana karşı, o zaman senin de mimiklerin yön değiştirmeye başlar hafif hafif. Sen istediğin kadar güler yüzlü ol, anlayışlı davran, alttan almaya çalış, yok mümkün değil giremezsin onun gönül kapısından içeri. Zaten girebilen insanlara da şaşarım.
Benim en çok merak ettiğim aslında şu; hani olur ya mesela, biriyle tanışırsın acayip itici gelir sana. Bir şey vardır böyle üzerine yapışmış “uyuz” cinsinden. Zoraki gülersin, konuşursun. O da konuşur, güler. Mecburen sohbet bile edebilirsin hatta. Ama şunu düşünürsün “Acaba o da benim ondan aldığım elektriğin aynısını mı aldı benden, yoksa bir tek ben mi negatif hissediyorum şimdi ona karşı?” Tıpkı keyif alamadığımız insanlara hissettiğimiz duygu gibi. Aslında içiniz pek almaz onları ama işte olumlu yaklaşmak adına, güler yüzünüzü koruyup konuşur, mecburen ilişki kurarsınız iş yerinde, yaşadığınız yerde falan filan… O durumlarda hep “Acaba o da benden elektrik alamıyor da, zoraki mi gülümsüyor?” diye geçirirsiniz aklınızdan. Yani acaba elektrik alıp vermek illa ki karşılıklı mı olur? Sanırım öyle olur, karşılıklı bir sinerji yayarsın, ya olumludur ya da olumsuz ve konuşmaların ilk saniyelerinde belli eder kendini.
Karşılıklı elektrik aldığımız insanları anlatsam sanırım yazı bitmez şimdi, çünkü zaten her şey süper bir uyum içindedir onlarla ve sözlerle ifade etmeye bile gerek olmayan şeyler paylaşırsınız. Gözleriniz parlar, iyice ışık saçılır yüzünüzden. Hatta bazılarıyla öyle uyuşurusunuz ki, espriler patlar art arda. “Nasıl yaptım ben bu espriyi ya” diye düşünürken diğerleri dökülür sıra sıra karşınızdaki gülmekten iki büklüm olmuşken.
Yıllarca tanıyor olmanıza gerek kalmaz aslında insanları. Tanıştığınız ilk dakikada ya yaratırsınız o sinerjiyi ya da çabalasanız bile üçüncü dakikada paylaşacak bir şeyiniz kalmaz… Orada solar gider her şey…Çok da kasmaya gerek yok zaten, elinizdekilerin değerini bilin yeter…
(Bu yazıyı yazdıktan sonra Seboş’uma okuttum ilk. Hemen kendine bir pay çıkarıp, “Şu süper uyum içinde olduğun kişi derken benden bahsettiğini yaz lütfen !!!!” diye çıkışınca, 1 Watt’lık olmayalım şimdi durup dururken diye korktum ve ekliyorum : EVETTTT SENSİN SİNERJİK PİKAÇUM BENİM)
SEMNAL GÖKMEN
YAZARA E-POSTA GÖNDER