>

KÖŞE YAZILARI | DERYA FİDAN

Erkekler ve Moda ya da MODA ERKEKLER

Bu yazının ana fikrinin erkeklerin giyim zevki hakkında olduğunu düşünüyorsanız, pardon! (Derya Fidan)
 
   
 
 
     

Bu yazının ana fikrinin erkeklerin giyim zevki hakkında olduğunu düşünüyorsanız, pardon! Sanırım şu zamana kadar ilgilenmediğim tek şey onların trendleri :)

Asıl sorun ve bu yazının ana fikri aslında moda erkekler hakkında. Bugünlerde etrafıma baktığımda içinde benimde dahil olduğum bekar ve mucizesini bekleyen(ne demezsin!) kadınlar arasında bir kendine güven(ego) delisi adamlar moda. Evet! Toplanıyoruz ve birbirimize hayatımızdaki erkekleri anlatıyoruz değil mi? Anlatılanların çoğu artık şu şekilde “Sana nasıl davranıyor?” sorusuna karşılık “Çok kendine güvenen, ne istediğini bilen bir adam. Ay çok cooool.”

Nasıl yani? Yanisi şu, kadının gözlerine bakıp dikkatle dinleyen, hayatında önemli olduğunu hissettiren bir adam değil :)


 

Canı istediği zaman arayan, beraberken çok fazla konuşmayan, konuşsa da kendinden ve ya işinden bahseden, belki de masa örtüsü giyerek kendini şık ve dayanılmaz zanneden bir erkek aslında. Ama biz kadınlar onun içindeki küçük, ince, sevilmek isteyen ama buna karşı koyan erkeği görüyoruz değil mi? Hah hep onları bu hale getiren biziz aslında, böyle davranan erkekleri sevip, bağlanıp, etraflarında dolandıkça aslında böyle davranırlarsa daha popüler, daha önemli olduklarını hissettiriyoruz.
Yo yo, erkeklere kızmıyorum. Haklılar! Hatta ben olsam ben de öyle yapardım. Boşuna enerji harcamaya gerek yok değil mi? Zaten etrafımızdalar :)

Şimdi meslekler, yapılan işler, verilen çiçekler, alınan hediyeler önemli değil. Hatta çok iyi davranan, sevmeyi beceren, ya da en azından yaptığımız her şeye duyarlı davranmaya çalışan erkekler hakkında “Ama çok iyi!” demiyor muyuz?

 

Deli miyiz? İyi olsun zaten, yanında olsun, eğlenceli olsun. Sonra zaten moda olan erkeğimiz de bu hale getirmeye çalışmıyor muyuz? Geçmişte erkeklerin en büyük seçilme nedeni meslekleri, paraları, iyi konumlarıyken ya da iyi baba olur bu adamdan denirken ki bakınız annelerimizin cümlesi” Benim kızımı ne doktorlar, ne mühendisler istedi de vermedik!” Şimdi ise statüden bi haber, konuşmak ise ne önemi var. Çocuk sonuçta cool :)

Bu durumda mantıklı, ne istediğini bilen kadın ve kalbiyle mantığı arasındaki bağlantıyı kesip, “Ah kalbim ben senden çok çektim” diyen kadın davranışı arasında da farklar var. Mantıklı olup, duygu mu? O ne? En yakın kız arkadaşımın ismi o bir kere, ben rahat ettiğim yeri severim diyen kadın, böyle erkeklerden köşe bucak kaçarken, bu kalbinin peşinden koşar adım giden, son yılların popüler dizilerinden birinde söylendiği gibi Za Za Zu heyecanı için yapmadığını bırakmayan kadınlarsa aksine, daha da üstüne gidip, ben onu şefkat manyağı yapacağım, beni sevecek diyerek pervane böceğine dönüyor.

Bunun ikisinin arası var mıdır? Bilemem, tek bildiğim. Bazen kalbinin, bazen beyninin izinden gitmek gerektiği. Eh bunu gerçekleştirmeye çalışırken eline yüzüne bulaştıranlarda var tabii (ben, hayatımdaki kadınlar, belki sizler) ama önemli olan Za Za Zu heyecanından vazgeçmemek bence, onu tekrar tekrar yaşadığımız da var olduğumuzu hissetmiyor muyuz?

Bu durumda yazının ana fikri ortalarda şaşıp yine biz kadınlara geldi. Bahar da geldi. Yavaştan heyecanlar başlamıştır herhalde! O zaman size moda erkeklerinizle beraber iyi giyinmeler :)


DERYA FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>