Yatak odamdaki kitaplıkta bulunan kitapları karıştırırken bir dönem oldukça popüler olmuş John Gray’in, ‘Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten’ isimli kitap gözüme ilişti. Yeni çıktığı 90’lı yılların başında okumuştum o kitabı. John Gray kadın erkek meselelerini oldukça yalın ve güzel bir dille anlatmıştı. Kitabın adı neredeyse kadın, erkek ilişkilerinde bir belirleyici haline bile geldi. Gerçekten kadınlar ve erkekler birbirinden bu kadar farklı gezegenlerden olan iki taraf mı?
Bir psikoterapist olarak kadın ve erkeğin, düşünce biçimlerinin farklı olduğunu söylemek hiç zor değil. Ancak bazı konular var ki işte o konularda kadın ve erkekler gerçekten birbirinden tamamen farklı gezegenden gibiler…Öyle ki bu farklılıklar birçok kadın ve erkeğin yol ayırımına gelmesine sebebiyet veriyor.
Son yıllarda dinlediğim birçok terapi hikayesinde kadınlar, bir tartışma ya da kırgınlığın ardından eşleriyle tekrar aynı şekilde ilişkilerini yürütebilmek için şevkatli bir adım bekliyor. Erkekler ise kadınların gönlünü almak için genelde seks yaparak birçok şeyi onarmaya çalışıyor. Aslında ikisinin amacı aynı olsa da, yani birşeyleri onarmak, ancak başetme yöntemleri farklı. Genelde bu iki farklı davranışı öğrenilmiş bir davranış olarak nitelendirirsek çok yanılmış sayılmayız. Ne var ki birçok davranışın temeli çocukluk dönemiyle son derece ilintilidir. İnsanların düşünce biçimleri, hiç şüphesiz davranışlarının da en önemli belirleyicileridir.
Seks içgüdüsel bir dürtü olmasına karşın ilginç bir duygu aritmetiğine de sahip, yani seks sayesinde birçok şeyi aynı anda doyurmuş olabiliyoruz. Seks başlı başına bir onarıcı olurken, yıkıcı birşey haline de dönüşebilir. Oysaki sanırım önemli olan seks denen insanı yenileyen ve rahatlatan olguyu karşılıklı zevk çerçevesinde yaşayabilmek. Tek taraflı doyumun olduğu seks, insandaki öfkeyi de tetikleyebilir. Partnerinize seks yoluyla sempati duymanız söz konusuyken, antipatiyle yaklaşmanızda son derece mümkün.
Kimi zaman kişiler seks esnasında inanılmaz derece bencil olabiliyorlar. Alacağımı aldım, artık sana ihtiyacım kalmadı dercesine, seksten sonra arkasını dönerek yatıp uyuyan kişiler aslında karşılarındaki kişileri travmatik bir yalnızlığa da hapsediyorlar. Kişi kendisini bir ilişki içerisinde yalnız hissetmeye dahası ‘yok’ hissetmeye başladığında, o zaman kendini başka bir şekilde var etmeye çalışıyor. O da agresyon. Agresyon yani saldırganlığın, tartışmaların ve huzursuzlukların yoğun olduğu birlikteliklerde çiftler cinsel yaşamlarını mutlaka gözden geçirmeliler. Nitekim libidal enerji sadece sağlıklı bir cinsel yaşamla sağaltılabilir. Ancak karşılıklı tatminin olduğu ve çiftlerin birbirlerini anladığı ve kendilerini anlatabildiği. Bu söylediklerim süslü cümleler gibi gelebilir birçok kişiye, uygulaması anlaşılmaz gibi de. Ne var ki denemek hiçte zor değil…
Birkez daha sizlerle paylaştıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık.
Hoşçakalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında.
Çağatay Öztürk
Psikoterapist
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER