Değerli Cosmotürk okuyucuları,
Biz psikoterapistlere birçok kişi yaşama dair yaşadıkları sorunlarla ilgili gelir. En büyük yanılgılardan bir tanesi de biz psikoterapistlerin günlük yaşamda sorun yaşamadığımız düşüncesidir. Oysaki bizlerde tıpkı diğer insanlar gibi yaşama dair birçok sorunlar yaşarız. Birçok ‘sorunlu’ kişi ile karşılaşırız. Tam da o noktada karşılaştığımız kişiler bize diğer insanlardan daha acımasız davranır ve öteki muamelesi yapar. Psikoterapist olduğumuz için bizden insanüstü bir olgunluk beklerler.
Kısa bir süre önce, yeni kitaplarımı yazmak ve birazda şehrin gürültüsünden uzak kalmak adına şehir merkezine çok uzak olmayan ama sakin bir bölgede enerjisi güzel bir ortamda yeni bir ev arayışına girdim. Birçok arayışın sonunda, Sarıyer’in Maden bölgesindeki ‘Pera Konakları’ diye bir sitede görüntüsü oldukça hoş, bakımlı ve bir o kadarda etkilenebilecek manzarası olan konumdaki evi bulduğumda, yaşamak istediğim yer işte burası dedim. Aslında etkilendiğim en önemli nokta sadece evin bulunduğu konum, ya da sitenin görüntüsü veya evin manzarası değildi. Ev sahibesinin Fatma Tuba Yazıcı olduğunu bilmekte beni sevindirmişti.
Fatma Tuba Yazıcı hanımefendinin kim olduğunu bilmeyenler için hemen hatırlatayım: Forbes dergisinin dünyanın yüz zengin iş kadını listesinde yer alan ve bence bir iş kadını olarak önemli başarılara imza atmış biri olarak gururlanacağımız bir hanımefendi. Özellikle Diler Holding ve Yazıcı soyadı, markası bana güven vermiş ve bu sayede de çok düşünmeden o eve taşınmaya karar vermiştim.
Ancak eve taşındıktan sonra Tuba Yazıcı hanımefendinin vekil tayin etmiş olduğu kişi ve kişilerin hiçbir şekilde benim sorunlarımla ilgilenmediklerini görmek beni gerçekten hem çok üzdü hem de çok şaşırttı. Burada bir ruh ve toplum bilimci olarak iki nokta dikkatimi çekti: Acaba bu disiplinsizlik ve ciddiyetsizlikten hem mal sahibi olan hem de ülkece gururlanmamız gereken bir markanın başında olan Fatma Tuba Yazıcı’nın haberi var mıydı? Diğer bir konu ise bu kadar önemli konumda olan maddi manevi olarak zenginliği ülke sınırlarını aşmış bir iş kadınının temsil ettiği kişiler bu kişiler nasıl olabilir?
Şimdi sormak istiyorum; tanınmış ve bilinen markalara ve sahiplerine güvenemezsek neye ve nasıl güvenmemiz gerekir?
Sizler beni yıllardır okuyorsunuz ve tanıyorsunuz, acaba Fatma Tuba Yazıcı’nın vekil diye tayin ettiği kişilerin bana bir özür borcu yok mu? Eğer gerçekten geçerli bir sebebim olmamış olsa sizce neden onca yoğun iş programım arasında böylesine bir uğraş içerisine gireyim? Kızgın değil ama kırgınım…
Her konuda olduğu gibi bu konuda da şeffaflık ilkesinden yola çıkarak, Diler Holding’e ulaşıp Fatma Tuba Yazıcı hanımefendinin sekreteri Özgür Hanım ile görüşerek kendisinden randevu talep ettim. Umarım kendisi bu yazıyla ve bu tutumla ne yapmaya çalıştığıma anlayış göstererek büyük bir resimden olayı ele aldığım çabasında olduğumun farkına varır.
Gerek ülkemiz gerekse Türk iş kadınını uluslararası platformda başarıyla temsil ettiğine inandığım önemli bir marka olan Fatma Tuba Yazıcı ile olmasını ümit ettiğim görüşmenin detaylarını da siz değerli okuyucularla mutlaka paylaşacağım.
Yaşamda her sorunun başlangıcı iletişimsizlikle başlar. Bu nedenle ‘kötü insan’ ilan edilme pahasına da olsa sorun yaşadığınız konunun muhataplarıyla, güçlü bir iletişim içerisinde olmanız son derece önemlidir…
Bir kez daha sizlerle paylaştıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık.
Hoşça kalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında.
Çağatay C. Öztürk
Psikoterapist
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER