"Sizce öyle kolay mı birine aşkım demek? Peki ya bebeğim, bitanem..." (Çağatay Öztürk)
Günümüzde bazı sözcükler derinliğine aldırış edilmeden kullanılıyor. Kimileri ya o sözcüklerin ne anlama geldiğini bilmiyor. Ya da yaşamlarındaki boşluğu karşılarında kimin olduğuna aldırış etmeksizin öylesine kullanıyorlar. Örneğin, birçok kişi birbirine hitap ederken çok kolay bir şekilde ‘aşkım’ diyebiliyor, veya ‘bebeğim’ ya da ‘bitanem’. Sizce öyle kolay mı birine aşkım demek? Peki ya bebeğim, bitanem...
Bu yazıyı okuyan kimileriniz ‘ne yani şimdi siz insanların içinden geldiği gibi konuşmasını eleştiriyor musunuz? diyebilirsiniz. Ancak amacım insanların birbirlerine hitap şeklini eleştirmekten çok hitap şeklindeki doluluk ve samimiyeti anlamaya çalışmak. Karşınızdakine hitap etme biçiminiz bir anlamda ona olan duygu ve düşüncelerinizin bir göstergesidir. Bu nedenle hitap ediş biçiminizi sadece karşınızdaki insana seslenmenin ötesinde bir anlam taşıdığını bilmelisiniz. Bu hem kendize karşı dürüstlüğünüzün bir ifadesidir. Hem de karşınızdakine karşı samimiyetinizin bir göstergesidir. Oysaki çok derin duygular beslediğiniz birine hitap şekliniz ile, bir kaç gündür tanıdığınız bir kişiye hitap şekliniz aynı olmamalı diye düşünüyorum. Farkında olmadan insanlarla ilişkilerimize maksadını aşan derin anlamlar yükleyip hem kendimizi hem de karşımızda kandırmamalıyız...
İnsan ilişkilerinde son yıllarda dikkatimi çeken bir başka önemli nokta ise, birçok kişinin birbirine ‘en kısa zamanda döneceğim’ diyerek, insanların birbirini aramaları konusundaki ihmalkarlık. Herşeyden önce medeniyetin bir ölçüsüdür bir kişinin sizi arayan bir kişiye o an olmasa bile daha sonra yanıt vermek. Modern ve medeni insanlar en azından bu şekilde davranırlar. Ne yazık ki günümüzde şehirde yaşamalarına rağmen ve eğitimli olan birçok kişi bu kadar yalın medeni bir davranıştan oldukça uzak bir davranış biçimi sergiliyorlar. Hal böyle olunca da olması gereken ‘erdem’ oluyor. Neredeyse, aradığımız kişi o an yanıtlayamasa bile daha sonra telefon ile bizi araması birçok kişi için adeta bir erdemmiş gibi algılanır oldu. Bakalım daha neler göreceğiz. Dünya değiştikçe insanlar da değişiyor. Gönül ister ki insanın gelişmesi ve değişmesi her geçen gün artsın. İnsanlar ilkelleşmesin, medenileşsin. Medeniyet sadece yürüyen merdivenlerle ya da son sistem kitle iletişim araçlarındaki artışla olmuyor.
Medeniyet insanların davranışlarıyla daha fazla belirginleşir ve ilerler. İnsan davranışındaki medeniyet yoksunluğu genel olarak birçok noktayı da etkiler. Biz erdemli taraflarını içinde barındıran bir toplumuz. Medeniyet için çok fazla çaba harcamaya gerek yok. Sadece olması gerekeni yapsak yeter...
Bir kez daha yazdıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık. Hoşça kalın. Mutlu kalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında!