>

KÖŞE YAZILARI | ÇAĞATAY ÖZTÜRK

Her hoşçakal bir merhabadır aslında!

“Herkes kimi zaman farklı kayıplar yaşar. Ancak tüm bu kayıpların ardından açılacak yeni kapıları pek görmek istemeyiz o anda.” Psikoterapist Çağatay Öztürk`ün yeni yazısı...
 
   
 
 
     

Her hoşçakal bir merhabadır aslında!

Sevgili Dostlar,

Yaklaşık 14 yıldır radyo programı yapıyorum. Bugüne kadar hem radyo programlarımı bitirirken hem de bu web sitesi aracılığıyla yazdığım yazıları sonlandırırken sizlere ‘Her hoşça kal bir merhabadır aslında’ dedim. Acaba bunun nedeni, sadece bu cümlenin kulağa hoş gelmesi miydi? Yoksa gerçekten çok farklı ve önemli bir anlamı mı vardı bu cümlenin benim hayatımda. Bu cümle adeta yaşam felsefelerimden bir tanesidir benim için. Çok özel ve önemli anlamlar barınıdır içinde. Bu yazıda sizlerle bu cümlenin derinliğini paylaşmak istiyorum.

Herkes kimi zaman farklı kayıplar yaşar. İşimizi kaybedebiliriz, sevdiklerimizi kaybedebiliriz, sağlığımızı kaybedebiliriz. Ancak tüm bu kayıpların ardından açılacak yeni kapıları pek görmek istemeyiz o anda. Daha çok kayıplarımızı düşünerek, açılan yeni kapıları fark etmeyiz bile. Oysaki her bitiş yeni bir başlangıcın habercisidir. Yeni başlangıçlar insanın ruhunu tazeler. Birden yenilendiğinizi hissedersiniz.

Uzun yıllar yaşadığım ve yüksek öğrenimimi tamamladığım, akademik kariyerimin temellerini attığım şehir olan Londra’dan ayrılmak kolay olmadı benim için. Ancak Londra’dan ayrılırken yine her zaman olduğu gibi yepyeni bir yaşama merhaba diyecek olmamın da heyecanı ve mutluluğu vardı içimde. Nitekim öyle de oldu. İstanbul gibi güzel bir şehre merhaba derken İstanbul’da Londra’yı yaşatmaya çalışmanın anlamsızlığının bilincindeydim. Çoğumuz belki de fark etmeden bu hatayı yapıyor. Yani özlemini çektiğimiz her neyse onun hayaliyle yaşamaya çalışırken gerçek yaşamamız gerekeni ihmal ediyoruz.

Örneğin sevgilimizden ayrılıyoruz ve yeni tanıştığımız bir kişide ayrılmış olduğumuz sevgilimizin özelliklerini aramaya çalışıyoruz. Ya da işimizde iflas ediyoruz. İflas sonrası yaşam standartlarımızı değiştirmek yerine iflastan önceki yaşam standartlarımıza sahip olamadığımız için hayıflanıyoruz ve o an yaşamakta olduğumuz yaşamdan ve şartlardan elbette ki keyif almıyoruz. Dolayısıyla içinde olduğumuz beklentiler gerçekleşmediği zaman büyük üzüntü yaşıyoruz. Yaşam sevincimizi yitiriyoruz.

Sanırım yaşamda en çok farkına varmamız gereken gerçeklerden biri de her şeyin bir sonu olduğu gerçeğidir. Her ne olursa olsun sonsuz olmadığıdır. Bu nedenle yaşamı ertelememek gerekiyor. Yapmak istediklerimizi bulunduğumuz şartlar doğrultusunda yapmak size hem yaşadığınız kayıpları onarma fırsatı veriyor hem de yaşamda kendinize olan değerin artmasına vesile oluyor.

Acaba kaç kişi kendisine ben değerliyim diyor. İnsan kendine değer verirse kendine fazla üzüntü yaşatmaz. Genelde büyük kayıp yaşayan birçok kişi adeta kendine bilerek acı çektirirler. Bu çektirdikleri acı bir anlamda da kayıplarını yaşatma arzusudur. Bu acıyla aynı zamanda iç dünyalarında yaşadıkları suçluluk duygusunu da hafifletmeye çalışırlar. Yine her kaybın yeni bir başlangıç olduğuna gözlerini kaparcasına!

Kapalı alanlarda sigara içme yasağının getirildiği şu günlerde akla yine o soru geliyor. Acaba bu yasak sayesinde birçok kişi sigaralarına ‘hoşça kal’ diyebilecek mi? Oysaki bir şeylere, ya da birilerine hoşça kal demek niye bu kadar zordur? Hiç düşündünüz mü?

Birkaç yıl önce bir arkadaşımın babası Amerika’nın Cleveland eyaletindeki Dünya’nın en iyi kalp hastanelerinden birine ikinci by-pass ameliyatını olmak için gitmişti. Ameliyat sonrası doktorlar sigarayı kesinlikle bırakması gerektiğini ve üçüncü bir by-pass ameliyatı şansının olmadığını söylediler. Günde yaklaşık beş paket sigara içen arkadaşımın babası, sadece bu miktarı biraz azaltabilmişti. Ancak sigarasına tamamen hoşça kal diyememişti. Ne yazık ki hayata ve bizlere ‘hoşça kal’ demek zorunda kaldı. Bir kez daha yattığın yer nur olsun Alp Amca. Ama keşke yaşama veda etmek yerine sigarana veda edebilseydin. Sigarana hoşça kal diyebilseydin. Belki Belçika anılarını bizimle biraz daha uzun bir süre paylaşabilirdin. Bizde senden biraz daha fazla şey öğrenebilirdik. Ama keşke demek ne yazık ki gideni geri getirmiyor. Yaşam bir şekilde devam ediyor. Unutmayın, yaşamın şeklini siz belirliyorsunuz.

İşte bu nedenle ‘Her hoşça kal bir merhabadır aslında’.

Bir kez daha vakit ayırıp sizlerle paylaştıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık.

Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında!

Çağatay C. Öztürk
Psikoterapist
oztuc@aol.com

 


ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>