Ey aşk! Hiç mi mutlu etmedin kimseyi, hiç mi kimsenin yüzünü güldürmedin!... Girdiğin her kalbi mi kırdın vicdansız!...Hiç mi acımadın…Bak yaptıklarına, başını eğme öyle, kaldır gözlerini de bir bak! Yıkıp geçtiklerine , darmadağın ettiklerine bir bak…
Ne yaşa baktın, ne yaşanmışlıklara!...
Duvarlarım var dediler yıktın geçtin, yaralıyım yapma dediler, aldırmadın…
Mutlu musun şimdi? Bunca insanın mutsuzluğuna rağmen mutlu musun ? Diyecek bir şeyim yok artık sana.
Uğruna şiirler , şarkılar, destanlar yazıldı yüzyıllardır doymadın!...Nice ressamlar renk renk işledi tuallere yetinemedin! Dillerdeydin hep , hiç unutulmadın ,hep gözdeydin işte daha ne istedin!... Onun el değmemiş yüreğinden ne istedin!...
Ne çok savaştı seninle, ne çok karşı koydu, hayatına girmemen için ne çok mücadele etti…Duramadın dimi, onun da kalbini kırmadan duramadın!... Olmadık zamanlarda kokusunu getirdin burnuna, olmadık zamanlarda şarkılarla sızdın yüreğine, en zayıf anını bekleyip sımsıkı sarıldıklarının hayallerini yaydın usulca. Hiç pes etmedin, hiç! Mantık da durduramadı seni, aklın da gücü yetmedi, yasaklar da dize geldi önünde, gözün aydın haydi kutla şimdi zaferini!...
Bak ağlıyor işte, sen gül doyasıya!!! Yaşayamayacağı aşkı için ağlıyor, kırılan kalbi için ağlıyor, onun tertemiz yüreğine göre değilsin ki sen, kirli ellerini sürmesen olmazdı değil mi! Onun hayalleri vardı AŞK dediği, sarılıp uyumaktı onun için aşk, sıcacık bir öpüştü istekle arzuyla gelen, ellerin birleşmesiydi, tek yürek olmaktı... Bir annenin yavrusuna duyduğu gibi saf ve temizdi, karşılıksızdı…
Bak yüreği nasıl da akıyor ona şimdi, nasıl da duvarlara çarptıkça canı acıyor, her kırıcı söz nasıl da saplanıyor bıçak gibi, kimse farketmiyor!...… Sessizce, içinden nasıl da ağlıyor, bak eserine, !... Yaşayamayacaksa neden çaldın kapısını, yarım kalacaksa, böyle acıyacaksa neden!... Anlatamıyor bile nedenini bak, cesareti yok sanıyorlar, yüreği taştan sanıyorlar, içi yanmıyor sanıyorlar!...
Ama sen busun işte! “KEŞKE “ler en iyi dostun olmuş senin, gözyaşlarından beslenir olmuşsun. Herkes bekliyor ya kapısını çalmanı, onlara gitseydin ya, seni çok masum sanıyorlar ya, onları kandırsaydın!!!... Bilmiyorlar ki bir görünüp sonra kaybolacağını, bilmiyorlar ki yerini acıya sinsice teslim edeceğini, bir sızı gibi içlerinde kalacağını, yaşanamayacağını bilmiyorlar!...Huzuru da getirirsin yanında sanıyorlar, mutluluğu da takarsın peşine… Gülüp geçiyorum … Kime ne hayrı dokunmuş ki diyesim geliyor da susuyorum…
Ey aşk! Bu gece bir daha anladım gerçek yüzünü, şu kadının gözyaşlarında bir daha gördüm seni… Hiç değişmemişsin, hiç!...
Nasıl unutacak yaşadıklarını, yüreğinde bıraktığın izler nasıl silinecek, zamanla değil mi…Gül bakalım sen gül…Öyle iyi biliyorsun ki zamanın hiçbir işe yaramayacağını, nasıl da sinsice sırıtıyorsun öyle. Zaman düşmanın değil dostun senin, daha da büyüyeceksin gözünde zamanla, daha da derinleşecek sızısı, daha da acıtacak ellerle görünce… Zaman…En iyi ben bilirim bunu ey aşk, zaman unutmuş gibi yapmayı öğretir sadece, unutmaya değil…
Beyza Başar
beyzabasar80@yahoo.com
BEYZA BAŞAR