Öncelikle, kötü haberi verelim. Araştırmalar, çocukların, kadın-erkek ilişkilerini etkilediklerini gösteriyor. Daha da kötüsü, aşk eninde sonunda uçup gidiyor ve çiftler acınası ve hissiz bir ilişkiyi çevre baskısı, alışkanlıklar ya da sorumluluk duyguları nedeniyle sürdürmeye devam ediyorlar.
ARAŞTIRMA 14,5 YIL SÜRDÜ
Halk arasındaki “Çocuk aşkı öldürür” söylemini doğrulayan araştırma İsrail'deki Bar Ilan Üniversitesi'nde yapıldı. Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bebek bekledikleri dönemden başlayıp 14,5 yıl boyunca çiftlerin gözlemlendiği araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:
“Genel olarak, evlilikten duyulan memnuniyet ilk çocuğun doğumundan itibaren azalıyor ve yıllar içinde istikrarlı bir şekilde azalmaya devam ediyor. Çocuklar ergenlik dönemine geldiğinde de en düşük seviyeye ulaşıyor. Çocuk sayısı ne kadar fazlaysa, evlilikten duyulan memnuniyet de o kadar azalıyor. Yine de evliliklerinden memnun olmasalar da bu çiftler boşanmıyor. Özellikle kocaların, ilk çocuğun okula başlama döneminde evliliklerindeki memnuniyet seviyelerinin çok düşük olduğu durumlar hariç, evlilikten duyulan memnuniyetsizliğin ayrılma üzerinde kayda değer bir etkisi olmadığı sonucuna varıldı.
ÇOCUKLU ÇİFTLERİN EVLİLİKLERİ TOZ PEMBE DEĞİL
Araştırmada, ilk başta aralarında kuvvetli bir bağ olan çiftlerin evliliklerinden duydukları memnuniyet oranında daha az bir düşüş oldu. Buradan çıkan sonuç çocuklu çiftlerin evliliklerinin toz pembe olmadığı. Her ne kadar çocuklar evliliğe anlam ve neşe katıyor olsalar da, eşlerin birbirlerine bağlanmalarına vesile olacak aktiviteleri yapmalarına pek vakit bırakmıyorlar, ebeveynlerin üzerine artı bir stres ve duygusal bazı sorumluluklar yüklüyor, ayrıca anne-babalık stratejileri ve iş bölümü konusunda ebeveynler arasında kavgalara sebep oluyorlar.”
Psikolog Mehmet Başkak’a göre, ekonomik sıkıntılar, günlük yapılan işlerin bir rutine binmesi ve çocukları oraya buraya götürme koşturmacası eşler arasındaki ilişkinin cazibesini ve ışığını iyice azaltıyor. Eşler, bırakın cinselliği, konuşmak için bile kendilerinde enerji bulamazlar çünkü yorgundurlar. Bu nedenle, eşler arasındaki aşkın yoğunluğu, şayet bakımsız bırakılırsa ve ilgi gösterilmezse, çocuk büyütme yıllarında çoğunlukla giderek azalır. Bu yıllarda ebeveynlerin iyi bir anne-baba olmak için ortak bir amaçta birleşmeleri, çocukların başarılarından gurur duymaları ve çocukların sosyal, akademik ve sportif faaliyetlerine katılmaları onlara yeni arkadaşlıklar kurma ve kendilerini mutlu hissetmek için farklı alternatifler sunar.
ÇOCUKLAR BÜYÜYÜP EVDEN AYRILDIĞINDA...
Şimdi de iyi haberi verelim... Araştırmaya göre, çocuklar evden ayrıldığında ve eşlerin birbirleriyle geçirebilecekleri daha çok vakitleri olduğunda, eşler çoğunlukla aralarında tekrar yakınlık ve samimi hisler inşa edebilirler.
Peki aşk kıvılcımını nasıl canlı tutabiliriz?
Araştırmaya göre, şunları yaparak partnerimize duyduğumuz aşkı yeniden canlandırabilir ya da arttırabiliriz:
Fedakarlık: Küçük veya büyük konu ne olursa olsun partnerinize karşı yardımcı ve düşünceli olarak, günlük işlerden kendi payınıza düşenleri yaparak ve gerektiğinde partnerinizin çok sıkıldığı bir anda onun rahat bir nefes alması için adım atarak.
Olumlu düşünme: Partnerinizin olumlu özellikleri üzerine yoğunlaşarak ve bunları dile getirerek. Düzenli bir şekilde partnerinize sevgi ve takdir duygularınızı ifade ederek.
Bağlanma: Partnerinizin hassas ve kırılgan olduğu bir dönemde, onda size güvenebileceği hissi uyandırarak, sığınılacak güvenli bir liman olarak, ona verdiğiniz değeri hissettirerek.
Kendini geliştirme: Partnerinize, yeni ve zorlayıcı aktivitelerle meşgul olarak ufkunu geliştirmesi için ona yardımcı olarak ve kendi yaşama sevincinizi oluşturarak.
“Ofisiniz sizi hasta mı ediyor?”
“Adana Altın Koza Hollywood’da”
“Hakan Akkaya ile Dolabınızı Baştan Aşağıya Yenileyin! ”
“Cildinizi Genç Tutmak İçin Altın Öneriler!”
“Adriana Lima ile Veet Güzellik Kampanyası”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32