Evde geçirilen zaman dilimi içinde tüketilen yemek sonrasında hareket edilmemesi kilo alma riskini de beraberinde getiriyor. Diğer yandan bağışıklık sisteminin güçlü olması gereken günlerde diyet yapmanın bağışıklık sistemini düşüreceği yanılgısı var. Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, evde geçirilen süre arttıkça açlıktan değil, can sıkıntısından daha fazla yendiğinin altını çizerek, bu olağanüstü dönemde hem kiloları kontrol altında tutabilmenin hem de sağlıklı beslenerek bağışıklık sistemini güçlü tutmanın mümkün olduğunu söylüyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alana koronavirüs salgını nedeniyle ülkemizde de birçok önlem alınırken, artık çoğumuz evlerimizde kendimizi izole etmek durumundayız. “Pek çoğumuz bugüne dek olmadığı kadar evde olma halini deneyimliyoruz“ diyen Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, ”Evde geçirilen süre arttıkça da hem fiziksel aktivitemiz önemli ölçüde azalıyor hem de mutfakla olan ilişkimiz giderek artıyor. Hal böyle olunca çoğu insan kilo alma endişesi yaşıyor “ şeklinde konuştu.

Sağlıklı diyetler değil, detokslar, şok diyetler ve tek tip beslenme programları vücut direncini düşürür “İnsanlar bağışıklık sisteminin güçlü olması gereken bu salgın günlerinde diyet yapmanın vücut direncini düşürmesinden korkuyor“ diyen Arslan, dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde açıklıyor: “Aslında vücut direncini düşüren uzmanlar tarafından planlanmış sağlıklı diyetler değil detokslar, şok diyetler, tek tip beslenme programları gibi düşük kalorili diyetlerdir. Bu diyetler uygulandığında ihtiyacımız olan enerji ve besin öğelerini yeteri kadar alamadığımız için çeşitli vitamin ve minerallerin eksikliğine bağlı olarak bağışıklık sistemi zayıflar. Ama yeterli ve dengeli beslenildiği takdirde hem bağışıklık sistemi gelişir hem de kilo kontrolü sağlanır. “

Evde kaldığımız bu dönemde kilo almamanın 8 altın kuralı

Arslan, evde kalma zorunluluğumuzun uzadığı bu süreçte kilo almamamızı sağlamak için neler yapmamız gerektiğiyle ilgili 8 altın öneride bulunuyor:

1. Öncelikle güne protein ağırlıklı bir kahvaltı ile başlayın. Bu sayede gün içinde kan şekeri daha dengeli olacağından özellikle tatlı ve diğer atıştırmalıklara olan ihtiyaç azalır.
2. Bedeninizi uzun süre aç bırakmaktan kaçının. Açlık süresi uzadıkça kan şekeri düşer ve bir sonraki öğünde porsiyon miktarları büyür. Ayrıca tatlı isteği de artar. Gün içinde ihtiyaca göre ara öğün tüketin.
3. Lif alımınızı artırın. Diyetteki lif alımı arttıkça tokluk süresi artar ve atıştırma ihtiyacı azalır. Ayrıca lif alımı bağırsak sağlığını destekleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin.
4. Poğaça, börek, beyaz ekmek, tatlı gibi beyaz un ve şeker içeriği yüksek gıdalardan kaçının. Basit şeker kan şekerinde dengesizlik yaratacağından tatlı isteğini artırır. Basit karbonhidrat yerine, bulgur, karabuğday, yulaf ezmesi, tahıllı ekmekler gibi kompleks karbonhidratları tercih edin. Ancak bu gıdalar tahıllı olsalar da enerji yoğunluğu yüksek gıdalar olduğu için porsiyon miktarlarına dikkat edin.
5. Sağlıklı pişirme yöntemlerini kullanın. Evde kaldığımız bu günlerde dışarıdan yeme sıklığımız minimuma indiği için bunu avantaja çevirin. Kızartma, kavurma gibi yüksek miktarda yağ gerektiren pişirme yöntemleri yerine fırın, haşlama, ızgara gibi yöntemleri kullanın.
6. Gerçekten aç olup olmadığınızı fark edin. Evde geçirilen süre arttıkça çoğu zaman aç olduğumuz için değil, can sıkıntısından yemek yiyoruz. Dolayısıyla bu durumlarda durup düşünün ve aç değilseniz sizi oyalayacak başka aktivitelere yönelin.
7. Bol bol su için. Su içmek hem metabolizmanızı hızlandırır hem de tokluk hissini artırır.
8. Aktif olmayı ihmal etmeyin. Evde hareketliliğimiz büyük ölçüde azalıyor. Bu da harcadığımız enerjinin azalması anlamına geliyor. Bunu telafi etmek ve bağışıklığı da desteklemek için gün içinde mutlaka egzersiz yapın.