Jet Li ve DMX’in başrolünü oynadığı macera "Cradle 2 the Grave-Beşikten Mezara" ve İngiliz komedyen Rowan Atkinson’ın sürüklediği komedi "Johnny English" bu haftanın yeni filmleri…

Cradle 2 the Grave-Beşikten Mezara

"Romeo Ölmeli" ve "Kurşun"un Yönetmeninden Yeni Bir Macera

Hong Kong sinemasından beslenen, rap müziği ile bezeli macera filmleri çeken bir Polonyalı… Pek de alışkın olmadığımız bir karışım değil mi ? "Romeo Must Die-Romeo Ölmeli" ve "Exit Wounds-Kurşun" ile bahsettiğimiz formülü Hollywood’a ve seyirciye kabul ettirmeyi başaran Andrzej Bartkowiak’ın yeni filmi Cradle 2 the Grave-Beşikten Mezara’nın başrollerinde, yönetmenle daha önce de çalışmış Jet Li ve DMX var. Bu ikiliye Mark Dacascos, Gabrielle Union, Tom Arnold ve Kelly Hu gibi isimler eşlik ediyor. Senaryosu John O’Brien ve Channing Gibson tarafından yazılan filmin müzikleri ise John Frizzell’e ait.

Profesyonel bir soyguncu olan Fait, bir dizi kara elması karmaşık bir soygunla çaldıktan sonra, bu olağanüstü taşların peşinden dünyanın yarısını dolaşmış Tayvanlı bir hükümet ajanı olan Su'yla karşı karşıya kalır. Aslında Su, elmasların değil, eski ortağı Ling'in peşindedir. Bu sırada Ling, çalıntı elmasları ele geçirebilmek için Fait'in kızını kaçırır. Diğer yandan Fait’in elmasları satması için verdiği dostu Archie, elmasları bir mafya patronuna kaptırır. Kızını kurtarmak için başka çaresi kalmayan Fait, ekibini harekete geçirip, Ling’e bir baskın düzenlemeye karar verir…

Dövüş kareografisine gösterdiği özenin yarısını senaryosuna göstermeyen Andrzej Bartkowiak, önceki iki filminin üstüne neredeyse hiçbir şey koyamadan çektiği yeni filminde yine bildiğimiz gibi. Bir oyuncu olarak bir türlü vasatın üzerine çıkamayan Jet Li, bu kez de kendine yakışanı yaparak tekmelerini konuşturmayı tercih ediyor. Kült oyuncu Mark Dacascos’un varlığı filme çok şey katsa da, "Beşiktan Mezara" oyunculuk açısından yerlerde sürünüyor ne yazık ki. Diğer yandan sunulan maceranın fazlasıyla bayat oluşu Beşikten Mezara’nın tatmin edici olmaktan oldukça uzağa düşmesine neden oluyor. İlla da tavsiye isterseniz; önümüzdeki filmin ancak hem bol vakti olup hem de Jet Li hayranı olanlar için uygun bir seçim olabilduğunu söyleyebiliriz…

Johnny English

Mr. Bean İngiltere’yi Kurtaracak

Mr. Bean, dizisi ve sinema filmi ile tüm dünyada ciddi bir şöhrete kavuşan komedyen Rowan Atkinson’ın son dönemin popüler akımlarına kendini kaptırarak casus filmleri ile dalga geçmeye soyunduğu "Johnny English"in yönetmenlik koltuğunda Peter Howitt oturuyor. Usta oyuncu John Malkovich’in kötü adam olarak karşımıza çıktığı filmde ayrıca Avusturalyalı güzel şarkıcı Natalie Imbruglia da başrolde.

İngiltere’nin en sevilen kraliyet mücevherlerinin akla hayale gelmeyecek bir plan sonucunda çalınması, Gizli Servis’i harekete geçirir ve kurumun 1 numaralı ajanının göreve getirilmesi kaçınılmaz olur. Ancak ajan, kısa süre sonra öldürülür. Cenaze töreni sırasında atılan bir bombayla da İngiltere’nin en önemli ajanları katledilir. Bunun üzerine kurumun başarısızlık timsali alt düzey ajanı Johnny English’e gün doğar. Londra Kulesi’nden çalınan mücevherleri bulup İngiltere’yi ulusal krizden kurtarma işi onun üzerine kalmıştır. Önünde ağır sorumluluk gerektiren görevler vardır. Gizli Servis’in en kıymetli ajanlarının saf dışı edilmesinin intikamını alacak; bir zamanların görkemli Britanya imparatorluğundan geriye kalan son sembol kabul edilen kraliyet mücevherleriyle ilgili sır perdesini aralayacaktır. O kurumdaki en iyi ajan değil, elde kalan tek ajandır...

Tümüyle Rowan Atkinson’ın performansına sırtını dayayan Johnny English, John Malkovich’in başarılı kötü adam tiplemesi ve Natalie Imbruglia’nın güzelliğinden destek alarak zaman zaman keyifli olmayı başarıyor. Ama filmin genel anlamda vasat sularda yüzdüğünü söylemek zorundayız. Sinemada patlamış mısırdan vazgeçemeyenler için son derece ideal bir eğlencelik…

Talip ERTÜRK