Geçen haftaki yazımdan da anlaşılacağı gibi sevgililer gününde "sevgili" kelimesini duyacak halim yoktu. Cuma gecesini "anti sevgililer günü arifesi" çerçevesinde arkadaşların tertiplediği çeşitli olaylarla bol alkollü geçirdim. Cumartesi sabahı eve 5 gibi gelip Atlantik Okyanusu’nun diğer tarafında teselli aramaya başlıyorum.

Almanya ‘nın bir köyünde yaşıyor Susi… 1 saatlik konuşma sonrası sızıyorum. 9’da zırlayan alarmım, duşta ayılıyorum ve işteyim. "Sevgililer günü çiçekçilerin ve pastanelerin kartelinde yaratılmış paramatik bir gün müdür değil midir?" tartışması kafamı meşgul ederken restorana gelen aşık (!) müşterilere hizmet ediyorum. İtiraf; sevgililer gününde şimdiye kadar özel biriyle program yapma şansım olmadı hiç. Her sene bir şekilde arıza yapıp yalnız kalmayı becerdim. Bu sene de aynı senaryo tekrarlandı.

Neyse, restoranda sabah 10’da başlayan aşıklara servis gece 11’de anca bitti. Ev ve hazırlanma derken gene dışarıdayım Dan, Dave ve bir de yeni eleman. Dan, iki senelik ilişkisini yeni bitirmiş, depresyon benzeri bir durumda ama gecenin getireceklerinden sonuna kadar faydalanmak istiyor. Dave niye bizleydi onu hala anlamış değilim, zaten bir saat sonra kayboldu diğer elemanla beraber. Bacardi-kolam ve maalesef kurtulamadığım sigaram… içimdeki sevgililer günü nefreti devam.... aslında biraz da düzgün bir ilişki yaşayamadığım için kendime sinirleniyorum.

Patron arıyor 1 gibi bilmem ne latin barına çağırıyor, margaritam ve patron ve ev arkadaşım ve kız arkadaşı… üstümdeki tişört "chicks dig me" (kızlar bana bayılır) diyor. Beni kendisinden daha iyi tanıyan bir arkadaşımın hediyesi. Sevgililer gününde evden yalnız çıkarken bana harika uyduğuna karar vermiştim. Biraz daha margarita… saat 03:00 bir restoranda yemek ve telefon Dan’in evindeyim. Bir yığın insan, alkole noktayı koyuyorum. Sevgililer günü bitmiş içim rahat… 06:30’da arabadayım, Heidi’nin evinin önünden geçerken uzaktan bakıyorum… Hava aydınlanmış, evin perdeleri açık. Etrafta arabası yok, garajın kapıları kapalı. Ne yapıyorum ben??? Eve gitmem lazım. 07:15 anahtarı buluyorum, Liz uyanmış, mutfaktan uzanıyor, "gazeteyi unutmuşsun!"…

Yatağım…

Eros o oku kullanmasını bilmiyor!

et_notlar@hotmail.com