>

DİĞER HABERLER

Ömer Bugay'ın Alem Dergisi Röportajı

“Aslan burcuyum ve tüm karakteristik özelliklerine sahibim. Kuruyemiş yiyip kükrediğimi gören olmamıştır.” Yazarımız Ömer Bugay’ın Alem Dergisi’nde yayınlanan röportajı…
 
   
 
 
     
1973 yılında İstanbul’da Cihangir’de doğdum.Liseyi Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesinde okudum.Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü kazandım fakat bir hariciyeci olamayacağımı anlayınca ilk yıl sonunda Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümüne yatay geçiş yapıp oradan mezun oldum.Kendimi anlatıp kimseyi sıkmayayım. Kısaca aslan burcuyum ve tüm karakteristik özelliklerine sahibim ama kuruyemiş yiyip kükrediğimi gören olmamıştır merak etmeyin.

Kendimi bildim bileli yazarım,minikken hiçbir şey bulamasam duvarlara yazardım ya da bundan önceki hayatımda da yazardım,ben yazar olmayayım da kim olsun gibi saçma sapan cevaplar verenlere hep kızmışımdır. Aslen yazmaya 1999 yılında eski sevgililerimden birinin beni terk edişi üzerine başladım.İlk yazdıklarım düz yazı ile şiir formatının iç içe geçtiği sayısız mektuptan ibaretti.


İnanın o zaman ki kız arkadaşım o kadar duyarsız biriydi ki bu işin boyut değiştirip bir meslek ve tutku haline gelmesini sağladı. Çünkü atmayayım ama otuz bine yakın mektuba cevap vermeyerek beni bugünlere getirdi. Belki yanlışlıkla birine cevap verse bugün ikinci şiir kitabımı çıkarmış olmazdım.Başarılı erkek miyim bilmiyorum ama benim bile arkamda olmadan olmayı başaran bir kadın vardı.

Şaka bir yana şiir yazmayı çok ciddiye alırım.Çünkü biri benim şiirimi okuduğu zaman sadece edebi bir metni okumuş olmuyor benim için.Aynı zamanda yaşamımdaki tüm çıkışsızlıkların, iniş,çıkış,coşku ve hüzünlerin birikip dayanılmaz bir noktaya geldiği anda kağıda dökülmüş biçimlerini benimle paylaşma nezaketini göstermiş oluyor.Bu sayede ben yaşamda hem daha önce hiç tanımadığım muhataplar buluyorum,hem de kendimi ifade ederek potansiyel enerjimi doğru bir alana kanalize edebilme şansına sahip oluyorum.

İlk şiir kitabım Asfalt Çiçeği 2005 Mart ayında İlgi Yayınlarından çıkmıştı.İkinci kitabım Pamuk İpliği ise 2008 Haziranında Liman Yayınevinden çıktı. Pamuk İpliği’ndeki şiirler son üç yılda yazdıklarımdan ve ilk kitabımdan derlediğim bazı seçme şiirlerimden ibaret.Benim için bu kitap her şeyden önemli çünkü bu kitabı çok yakın bir zaman önce kaybettiğimiz ailemizin en büyüğü ve Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli heykeltıraşlardan amcam Saim Bugay’a ithaf ettim.

Benim şiirim şöyledir böyledir demekten çok korkarım ve edebi metinlerin eleştirisini bu işten sorumlu olanların yapmasının en doğrusu olduğunu düşünürüm.Şiirimle ilgili tek söyleyebileceğim samimi biriyim ve samimi bir dille yazarım o kadar.

Şiirin dışında da yazdığım dergiler ve bir internet haber portalı var. Leman Grubu dergilerinden Atom’un yazı köşesi Hiroşima’da yazıyorum.Galatasaray Dergisinde Üstünde Sarı Kırmızı Güneşin Hiç Batmadığı Yazılar adlı bir köşem var ve geçen ay ilk yazım yayınlandı.Bunun dışında Cosmoturk.com adlı kadınlara özel bir haber portalında Şairane&Matrakhane adlı bir köşem var burada kimi zaman şiir kimi zamansa mizahi yazılar yazıyorum.Bu aralar bir radyo programı hazırlıyorum.

Ve tabii son olarak ilk göz ağrımız şirketimiz Bugay Film. Orada babam Umur Bugay’la birlikteyiz.Şirketin yazı grubunda ve yönetim kurulunda olduğum kadar 24 saat 7 gün zılgıt yeme ve azar işitme bölümünün de başındayım.Umur Bugay ne zaman sinirlenip rahatlamak istese ben ve bölümüm oradayız.

Şirket olarak Televizyonda Kabare ve birkaç dizi projesini hazırladık kanallarla görüşme halindeyiz. Bunun dışında Bugay Film’in uzun zamandır ara verdiği reklam filmlerini çekmek için reklam departmanını yeniden oluşturup genç,tecrübeli ve cin gibi bir kadro topladık.Marjinal senaryolarımla ben de bu grubun bir üyesiyim.

Azar mazar anlatıyorum ama aslen Umur Bugay gibi bir kalemin oğlu olmak kaf dağının eteklerine doğmak gibidir.Ona her baktığınızda muhteşem görünümlü ve uçsuz bucaksız bir yükseltinin yanında hissedersiniz kendinizi.Bu hem güven verir hem de korkutur sizi.Çünkü yaşam felsefesi hep üstüne koymak ve ilerlemek olan biri olarak bu dağın ardına geçmek hele ilk gençliğinizde sadece bir ütopyadır.Ama ütopyayı gerçek kılmak adına hareket edip korkunuzla yüzleştiğinizde o uçsuz bucaksız dağın eteklerinde nasıl beslendiğinizi ve nasıl hazır hale geldiğinizi görür ve bir kez daha aslan babam dersiniz.

Tekrar şiire dönersek,son dönem Türk şairleri içinde Ahmet Erhan ve Birhan Keskin’i çok beğenirim.Benim şiir yazmamda çok emeği olmuş Süreyya Berfe’yi de elbet.Klasik bulunacak biliyorum ama Orhan Veli’nin şiirleri dünyada klasik olmalı bence.Dünya edebiyatında ise Louis Aragon ve Vladimir Mayakovski hayranıyım ama şiir okuyup veya yazıp bu isimlere hayran olmamak söz konusu değildir zaten.

Şiiri ben tam şu ruh halinde şu zaman ve mekanlarda yazarım diyen varsa bilin ki yalan söylüyordur.Ben otobüste, ada vapurunda, maçta, konserde, hatta koridorda yürürken bile şiir yazdığımı bilirim.Çünkü her şeyden önce içinizde hissedilip kafada yazılır şiir. Haydi aldım kağıdı şiirim geldi deyip çok isim şehir ve amiral battı oynadığımı bilirim.

Favori şiirim var ama söylemem çünkü insanlar çok garip.Ne işin tekniği ne matematiği ne duygusu umurlarında.Sadece magazinsel bir merak ve kendi hayatına entegre etme duygusu hakim çoğu insanda.

Şiirlerimi esprili bulmanız hoşuma gitti.Biraz da şaşırdım aslında.Çünkü son olarak bir arkadaşım kitabımı yanımda okudu çok güzel ama ağlamak üzereyim Ömer dedi.Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.

Hayatı her zaman ti-ye almaya çalışırım doğru.Hatta işin suyunu çıkarıp çevremi de ti-ye aldığım olur.Ama yanlış anlaşılmasın çok keyfimin yerinde olduğundan değil.Mesela kitapta aforizma tarzında bir şiirim var: ‘Çok matah bir şey olsaydı hayat gülerek doğardı tüm bebekler diye. Bu şiiri, kabullenemediğim yüzlerce olayın cereyan ettiği memleketimizdeki çaresizlik duygusunu vurgulamak için yazmıştım.İşte çoğu zaman bu ruh haliyle yazarım ben.

Pesimist biriyimdir doğru.Yüzüme bakan pek anlamaz o da doğru.Genelde hep gülerim.Fakat benim pesimist yanım iyi irdelendiğinde aslında nazardan korkan ‘Aman gızz çok güldük başımıza iş gelecek vallaha’diye konuşan ve eleştirdiğimiz hanımlardan pek farklı değildir.Yani kötüyü konuşup,kötüyü çağırıp bir yandan buna kendimi alıştırarak hayal kırıklıklarımı engellemeyi ve bir yandan da en derinimde hiç büyümemiş Ömer’in o sonsuz umutlarını gizli gizli yeşertmeyi hedeflerim.

Son olarak İlk Görüşte Aşk.Şiiri değil de duyguyu konuşmak gerekirse ilk görüşte aşk ilk görüşte aşktır.Lise yıllarımda bir keresinde amcam bana şöyle söylemişti:Oğlum soru soruyorsan kendine öyle mi böyle mi diyorsan bil ki o iş yalandır çünkü seven adam eşek gibi sever başka hiçbir şey düşünemez’.

Ne mutlu bana ki ben şu an harika biriyle birlikteyim ve onu çok seviyorum. Kitaba adını veren Pamuk İpliği şiirini ona yazmıştım:

• *ALEM DERGİSİ Bayilerde Röportajımı İster Cosmoturk.com dan İster Dergiden Okuyabilirsiniz

• G.Saray Dergisi Bayilerde ÜSTÜNDE SARI KIRMIZI GÜNEŞİN HİÇ BATMADIĞI YAZI KÖŞEM sayfa 146-147 de

• Şiir Kitabım PAMUK İPLİĞİ Tüm Seçkin Kitapçılarda ve Tüm İnternet Satış Sitelerinde




Ömer Bugay
obugay@hotmail.com

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>