Güneşli bir pazar kardeşimin telefonu ile öğlene doğru uyandım. Kahvaltıya gideceklerini, gelip gelmeyeceğimi sordu. Karnım açıkmıştı doğrusu ve 15 dakika sonra hazır olacağımı söyledim.Kalktım elimi yüzümü yıkadım giyinip aşağı indim.Son yıllarda her köşede açılmaya başlayan simit evlerinden birine gittik.

Simit evleri doğrusu harika. Normal simit, çay ve peynir bulabileceğiniz gibi, bir çok katkılı simitte (peynirli, zeytinli, salamlı, sucuklu, karışık, çikolatalı vs. ) bulabiliyorsunuz. Ayıptır söylemesi bir karışık, bir çikolatalı , birde kaşarlı simitle beraber 2 fincan çayı mideye indirdim ancak doymuş hissettim kendimi. Arkasından sigara, kahve derken nihayet aç karınlarımızı doyurup kalktık. Sonra önce bir alışveriş merkezine sonrada Kadıköy’de kurulan açık pazar’a gitmeye karar verdik.

Malesef büyük alışveriş merkezlerine gitmek ne bana nede cüzdanıma yarıyor. Carrefour’da bunlardan biri daha doğrusu benim en sevdiğim yer. Oraya gittikten sonra yaptıklarım genelde rutindir. Önce bir elektronik eşya satan mağazaya girerim. Orayı güzelce dolaşırım, allahtan bu hafta bir şey bulamadım da ordan yırttık. Sonra giyim, ayakkabı mağazaları dolaşılır. Buralardanda ( 2 t-shirt, 1 ayakkabı haricinde) ucuz kurtuldum sayılır. Sonra mutfak alışverişi başlar ancak ondan önce de müzik, dvd ve elektronik bölümleri gezilir. 1 dvd ile burdan yırttıktan sonra mutfak alışverişimi yaptım. Çıkışta önce bir kitapevi ve Çarşı magazasını dolaştım, buralardanda 2 kitap bir şapka ile kurtulduktan sonra aldıklarımızı bırakmak için eve uğradık.

Evde beni herzaman ki gibi Hardal karşıladı. Hardal 7 yaşında çok güzel bir erkek American Cocker’ı. 2 aylıkken aldım o zamandan beri benle. Beni çok sevmesine rağmen hala diğer insanlara karşı ( aile bireyleri, arkadaşlarım, ve koklamasına izin verip korkmayanlar hariç ) oldukça sinirli. Pek havlama huyu yokta apartmanda rahatız. Eşyaları bıraktıktan sonra Kadıköy’e gitmeden önce onu dışarı çıkartıp ihtiyaçlarını görmem gerekti. Aşağı yukarı her out her tekerleği koklayıp bir çoğuna işaretini bıraktıktan sonra, karşıdan gelen genç bir kız ve köpeğini gördük. Köpek Hardal’ın cinsinden ancak İspanyol Cocker’ı idi. Yaklaşınca dişi olduğunu anladık, ve 7 sene boyunca sadece bir kaç saat içinde birkaç kere cinsi deneyim kazanmış olan Hardal ( normalde onun için bulduğum dişi köpek bir kaç gün bizde kalacak, hem Hardal nefsini köreltecek, hemde hamile kalma olasalığını güçlendirecektik, ancak hardal ilk birkaç saat içinde zavallı hayvana 5. Kez yanaştığında bu işin olmayacağını birinden birinin hakkın rahmetine kavuşabileceğini düşündüğümden hayvancağızı geri götürmek zorunda kalmıştım ) doğal olarak yerinde duramaz oldu. Kızda yolumuzdan kaçılmayıp üstümüze gelmeye devam etti ve karşı karşıya gelince kaçınılmaz son gerçekleşti. Önce hayvanı biraz koklayan ( benim ve kızın çekiştirmelerine aldırmadan ) Hardal, şık bir vücut çalımıyla hayvanın arkasına dolanıp kendine en uygun pozisyonu aldı. Kızla ben kaldırımın ortasında öylece kalakaldık, gülsek mi ağlasak mı çözemedik, mecburen konuşmaya başladık. Hardal orda canını dişine takmış debelenirken biz hiç bir şey olmamış gibi muhabbete devam ettik, yodan gelip geçenlerin bakmasına aldırmadan. Doğrusu kızda oldukça hoştu fakat nedense o an için içimden çok fazla konuşmak gelmedi. Hardal işini bitirip , mecburen kısa bir süre kenetlenmiş şekilde beklerken ağzında sadece bir sigara eksik gibi etrafa bakıyordu. Kız köpeğinin ilk defa hamile kalabilecek zaman ve yaşta olduğunu söyleyerek, olası bir hamilelikte beni haberdar etmek için telefonumu istediğinde tabiki verdim. Kenetlenme bittikten sonra Hardal’ın çıkardığı ağlama, hırlama ve kızgınlık seslerine aldırmadan kıza ve köpeğine hoşçakal diyerek oradan uzaklaştık. Daha doğrusu vücutlarımız uzaklaştı ama aklımız hala arkada kalmıştı. Hardal geç bulup çabuk kaybettiği aşkını, bende nedense canım istemediğinden yaklaşmadığım fakat sonra pişmanlık duyduğum ( telefonumu vermiş olmanın tesellisi içinde ) kızın yanında olmayı dileyerek oradan uzaklaştık. Hardal’e eve bırakıp kardeşimle beraber Kadıköy yollarına düştük.

Kadıköy pazarı muhteşem bir yerdir, ben çok severim. Aklınıza gelebilecek her şeyi çok uygun fiyatlara bulabilirsiniz. Ayakkabıdan,takım elbiseye, buzdolabından televizyona, elektronik eşyalardan ,yabancı parfüm, sigara, puroya ve aklınıza gelebilecek her şey ordadır. Ora çok uzun zamandır arayıpta bulamadığım bir filmi ( kopya ama ne yapalım hiç yoktan iyidir), Bir kaçtane sigara ve puroyu bulduktan sonra, Kadıköy’de karnımızı doyurup eve döndük.

Sonuçta benim için ( ve özellikle Hardal için) keyifli ve eğlenceli bir pazar günü geçirmiş oldum. Umarım hepiniz eğlenip mutlu olduğunuz bir gün geçirmişsinizdir.

Bu haftalık bu kadar. Sitemizi gezdiğiniz ve beni okuduğunuz için teşekkürler. Hepinize mutlu, sağlıklı, paralı ve aşk dolu bir hafta dilerim.

TUFİ…