>

DİĞER HABERLER

Karmakarışık

"...içim içimi yiyor, hata mı yaptım geçiştirmekle? Hayır canım ne hatası!..." İnci'nin yeni yazısı...
 
   
 
 
     
İNCİ’NİN GÜNCESİ
Karmakarışık

Bu evlilik mevzusunun üstü kapandı, Oğuz da bir daha açmadı konuyu. Ama benim içim içimi yiyor, hata mı yaptım geçiştirmekle? Hayır canım ne hatası! Ne zamandan beri erkeklere her an hakkımızı yitirebileceğimiz, kazanılmış ikramiye gözüyle bakıyoruz?
Bu duruma getiren de biz kadınlar aslında. Öyle sıkı bir rekabet var ki aramızda, çevredeki sinsi bakışlar “sevgilini tavlamak için her an atağa geçebilirim” diyor adeta. Öfff! Başkasına kaptıracağım diye de evlilik kararı alınmaz ki…Alınırsa da ne kadar sağlıklı olur…Resmen hazır değilim işte evliliğe; tamam 30 olmuş olabilir yaşımız, n’apalım? Zaten değişti o “evlilik yaşı” artık “2” ile değil, “3” ile başlıyor. Şimdi kimseler otuzundan önce evlenmiyor.

Evlilik konusu kapandı dedim ama görüyorum ki bende kapanmamış. Kadınlara bu güvensizliği, “biraz düşünmeliyim” e karşı erkeğinin “oooo güzelim, canın isterse, bana gelmez bunlar, peşimde bir dolu hatun var, eveeet sıradakii!” diyeceğini düşündürten nedir? Sadece rekabet mi gerçekten, yani beyefendinin sözkonusu rekabet yüzünden kendini bulunmaz Hint kumaşı sanışı mı?

Ben bu durumda kaderci bir yaklaşımla “seni seviyorsa mutlaka dönecektir, dönmezse hiç senin olmamıştır” tarzı hatıra defteri yazılarını benimseyerek hareket etmeyi seçiyorum.

Zaten Oğuz benim geçiştirmelerimden ötürü benden uzaklaşmış falan değil, sadece konuyu bir daha açmadı, hepsi bu. Ama şu sosyal çevre yok mu sosyal çevre; beni korkulara, sancılara ve sonu gelmez sanrılara itiyor. (vay be Türk filmi repliği gibi oldu) mahalleden Hale ve Jale, ofisten Sezgin ve Ece, aileden anne, eh bir de Bengi tabii, hep bir ağızdan şakıyorlar. Sözleri kafamın içinde dönüp duruyor;
“İnci sen aklını mı kaçırdın, Oğuz’un başında atmaca gibi bekleyen, onunla evlenmeyi hayal eden kaç kadın var biliyor musun sen?”
“Kızım işte adamı seviyorum diyorsun daha ne o zaman, ben torun sevemiyecek miyim şu ömrümde vah vaaaah”
“İnci sen ya hastasın yada cidden salaksın”

Estağfurullah efenim, ne hastayım , ne de salak. Belki ikisinden de biraz var. Peki hiç düşündünüz mü Oğuz’un beni tam olarak böyle olduğum için sevme ihtimalini…Yani belki emin olmadığım halde, kaçırmamak için hemen atlasaydım;
“Oğuz’um yiğidim, ben de hep bu anı beklediydim, evet evvet eveeeet karın olmak istiyorum, sana boy boy oğlanlar vermek istiyorum, seni mesud etmek istiyorum”deseydim belki de hoşlanmayacaktı ve diyecekti ki;
“İnci kuzum, düşündüm de henüz erken, arzu edersen bu izdivacı aceleye getirmeyelim.”
“Ama Oğuz, nasıl olur, hani pempe pancurlu evimij olajaktı, hani boy boy oğlanlar, hani o güzel gözlü ceylanlarıııın pınaağrıııı…”

Hani kuşlaar ağaçlaaaar…Oh iyi kaptırdım kendimi yine…Ay kapatıyorum bu konuyu, lakin kafam karışık, daral geldi. Başka birşey anlatacağım.

Geçen gün, uzun zamandir Türkiye’de açılmasını hasretle beklediğim, sonunda Akmerkez’de açılmış olan bir makyaj ürünleri mağazasına gittim. İnsan gerçekten kendini kaybediyor o renklerin arasında. Öyle ki bir palet bir de fırça verseler yüzümü tablo yapabilirim. Ama bazı hemcinslerimiz kendini kaybetmenin de sınırı olduğunu unutuyor sanırsam. Allıkların önünde durmuş, keyifle renk seçmeye çalışıyordum cumartesi günü. Hafif ve kibar dokunuşlarla testerlara uzanıyor, sonra da aynaya yöneliyordum. Sonra birden bir bayan beni tepti. Evet aynen böyle oldu, kalçama hiç de hafif olamayan , hatta oryantal sayılabilecek bir kalça dokunuşunda bulunmak suretiyle beni tepti. Standın önünden uçaraktan kendisine yer açmış oldum. Daha doğrusu o kendi kendine yer açmış oldu. Sonrası daha da komik. Bütün testerlara parmağını daldırdı, hayır “denemek” veya “dokunmak” değildi bu, “dal-dır-mak”. Krem allıkların içi oyuldukça, benim gülmekten karnım ağrıdı. Çünkü daldırma eylemine eşlik eden “bu nea”, “bu nasıl reeeeenk”,”bunu da istoğruuum”,”ve bunuuuu”, “ve buuu”…. Şeklinde devam eden uzun bir liste. Zavallı satış elemanı, kazancını hayal ederek sabırlı olmaya çalışıyordu ve gerçekten başarılıydı bu konuda. Tüm testerları yüzünde deneyen kadın palyaçoya dönmüştü, ben sadece tepildiğim yerden izledim ve güldüm.

Böyle bir tür var gerçekten, alışveriş yaparken canavara dönüşen bir tür;kendilerini kaybederler ve önlerine geleni teperler…
Amman dikkat edin kendinize; hem yılbaşı hem de indirimler yaklaşıyor!


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>