İşte Benim Zeki Müren…

İŞTE BENİM ZEKİ MÜREN…

"San'at güneşi" , "Paşa"… Zeki Müren ile özdeşleşmiş saygı ve hayranlık ifadeleri… Eşsiz sesiyle , döneme göre radikal kostüm ve stiliyle, insana aşık Mevlana ruhuyla, dünya sanatçısıdır Zeki Müren … Ölümünün üzerinden tam on üç yıl geçmesine rağmen , her biri şaheser olan beste , kostüm ve albümleri ile gönüllerde akmaya devam ediyor…

Zeki Müren hakkında çok çeşitli yazılar yazıldı haberler yapıldı ama bugüne kadar sıradışı sahne kıyafetleri ve stili her nedense ünlü tasarımcılarız tarafından pek algılanmadı sanırım . Çünkü bu kadar zengin külture sahip ülkemizde varsa yoksa Osmanlı kullanıldı , kopyalandı . Halbu ki yakın tarihin çocuğu olmamama rağmen , Cumhuriyet döneminin çıkarttığı ender sanatçılarımızın iyi incelenmesi gerektiğini söylemek istiyorum .

Zeki Müren 6 Aralık 1931'de, Bursa'nın Tophane semtinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. İnşaat mühendisi olan babası Kaya Müren, oğlunun musiki yeteneğinin ve hevesinin farkına vardı. Zeki Müren, Tamburi İzzet Gerçeker'in hocalığında solfej ve sanat müziği usul dersleri almaya başlayarak, kişisel yetilerini edindiği bilgilerle geliştirdi.

Zeki Müren ilk şarkısı ve akrostişi "Zehretme bana hayatı cananım"ı besteledi. Bu şarkı İstanbul Radyosu 'nda Suzan Güven tarafından "Bursalı Zeki Müren'in acemkürdi şarkısı..."anonsuyla okunduğunda, 17 yaşında bir lise öğrencisiydi.

1950 yılına gelindiğinde Müren, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) 'nin Yüksek Süsleme Bölümü, Sabiha Gözen Atölyesi'nde yüksek tahsiline başladı.

Zeki Müren New York'ta. Eldivenlere ve paltosuna bakılırsa sonbahar-kış ayları.
5. Cadde de tur atıyor. ABD'de tanınmadığı için etrafında kalabalık yok. O da keyfine bakıyor. Az sonra methini çok duyduğu bir filme gidecek. Dönemin en meşhur iki yıldızının filmin çekimleri sırasında birbirlerine sırılsıklam aşık olduğu 'Kleopatra' yı orijinal alt yazısız izleyecek. Filme girmeden önce afişinin önünde bir hatıra fotoğrafı çektiriyor.

Zeki Müren Türkiye'ye glam tarzını getiren insandır. Ondan sonra marjinal kıyafetler artmıştır. Yurtdışında öncüsü Punk'tır , özellikle Londra’da . Zeki Müren'den sonra glam tarzını Barış Manço,Cem Karaca,Bülent Ersoy gibi isimler zaman zaman kullandı. Vurgulu ve ince yorumuyla, ahenkli sesiyle kulağa; tasarımı kendine ait gösterişli ve ilgi uyandıran kostümleriyle de göze hitap eder hale gelmişti (Bir gazino çalışmasında o zamana kadarki en uzun ökçeli ayakkabıyı giymişti: 20cm).

Zeki Müren'in bütün kıyafetleri Houte Couture'dur. Çoğunda kendi desenleri ve çizimleri yer alır. Ayrıca bütün dünyanın kabul gördüğü Unisex kıyafeti Zeki Müren çıkarmıştır.

Dünyada ilk bu tarz kostümleri diktiren ve ilk defa bir bayanla yan yana giyen de kullanan da Zeki Müren’dir. Çok çeşitli tabirlerle anılmıştır. 'Drag-Queen' söylemi de bunlardan biridir.

Unisex kıyafetler ve glam tarzı dışında bir de direk kadın giysileri giyerdi. Bu cesaret isteyen bir olaydır. Bunu ülkemizde dışında çoğu yurtdışı ülkelerde bile yapamazsanız. Yapsanız bile toplum size hayran kalmaz, sizinle dalga geçer. Zeki Müren hem bunu yenmiş, hem topluma bunu ve kendini kabullendirmiş, hem de Gay'liğin bu derece normal olduğunu aslında ülkemiz insanına kabullendirmiştir. Her yılbaşıları binbir merakla beklenirdi Zeki Müren … Saat 24:00'te TV'ye çıkacak, acaba ne giyecek acaba ne söyleyecek diye hop oturup hop kalkılırdı .

Bir toplumu kıyafetler ve sesi ile yönetmek çok önemli birşeydir. Herkesin harcı değildir. Tabi birde o herkese olan kusursuz ve ayrımsız saygısı var . O saygısı Zeki Müren'i Zeki Müren yapmıştır. Marc Almond ve Morrissey gibi dünyaca ünlü sanatçılar konserlerinde Zeki Müren'i anarlar ve ondan bahsederler. Bu ayrıca Türk Sanatçısı, Türk Şarkıcısı için de oldukça önemli bir olaydır. Morrisey sahneye çıktığında "Merhaba Zeki Müren" ile izleyenleri karşılamıştı İstanbul’da ki konserinde. Herkes şaşkın tabi. Sonradan Morrisey’e, neden öyle bir cümle ile çıktığını sorduklarında der ki , “Zeki Müren demek İstanbul demektir.”