İşte Bahar!!! Ve neticeleri!
"...tam bir çılgınlık, açlık, doyumsuzluk..ne diyeyim!" Deli Fişek'in yeni yazısını okumak için tıklayın!
Cumartesi günü heyecanla beklediğimiz Film Festivali başladı. Açılışı da çok iyi bir filmle yaptık. “Citizen Kane”. Gelmiş Geçmiş En İyi Film. Film aralarında, yılın sadece bu bölümünde karşılaşılan “kanka”larla hasret gidermeler, 100. defa telefonlar alınıp, “kesin görüşelim abi” lafları...Sadece festival döneminde ortaya çıktıkları tespit edilen bir takım insanlar, ki bunlar bizim terminolojimizde “kakalaklar” olarak yerini aldı (gerçekten de bir takım kişiler sanki yurt dışından sadece bu festivale katılsınlar diye ithal edilmişlerdir, başka yerde görülmezler), film araları Saray’da yemekler, koşturmalar...Festival’i sadece film seyretme kapsamından çıkarıp başka bir boyuta taşıyor. Nisan ayını baharla birlikte festivali de getirdiği için ayrı bir seviyorum. Fakat bu festival tam bir çılgınlık, açlık, doyumsuzluk..ne diyeyim! Şu anda bu yazıyı yazmak için oturduğumda popo kemiklerimin ağrıdığını hissediyorum. Geceleri yatarak değil de mümkünse duvara yaslanarak uyumak istiyorum.
Pazar günü tam 5 film izledim. O da eder 9,5 saat! Cassavettes üzeri Lucas Belvaux “Üçleme”si! Filme girmeden önce sevgili sinema yazarı arkadaşım, 2 saatlik Cassavettes’in üzerine hala “Üçleme”ye girme cesaretine sahip olup olmadığımı, eğer gireceksem, benim için dua edeceğini söylediğinde korkuyla karışık gülmüştüm! En son en uzun izlediğim film yine festival sırasında izlediğim 1900’dü ve galiba yalnızca 3.5 saatti. 6 saat ne demek yaw? Şehirler arası otobüs yolculuğu gibi. Fakat ilk film su gibi geçti, mükkemmel de bir son yaptı, ikincisi hem komik, hem de sürükleyiciydi, üçüncüsünde ise düğümler çözüldü, hikayeler oturdu ve 6 saatlik sinema şöleni bir kez bile saate bakmadan sona erdi. Fakat, film boyunca kahveler, filmde ayakta kalmamı sağlamakla yetinmeyip sabaha kadar uyutmadılar. Bunca film seyretmekten sıkılmak bir yana, giremediğim filmlere yanıp durdum. Mesela “Kahve ve Sigara”! Nasıl oldu da basiretim bağlandı ve bu filme bilet almadım. Neyse ki vizyona çıkacakmış! Rahatladım! Ben ona bilet almadığıma, yazar bey de Üçlemeye almadığına hayflandık durduk! Tabii insan bu kadar film seyredince bir süre sonra hepsini karıştırmaya da başlıyor. Olsun, derdimiz de bu olsun!
Valla bahar geldi, gelmesine de, bu baharı da diğer baharlar gibi buruk bir sevinçle, çünkü yine 100 kilo olarak karşıladım! Açılışı birlikte yaptığımız arkadaşlarımdan biri, beni görünce “Ooooo, kızım ne bu hal? İyice dombili olmuşsun! Bahar da geldi, şu festival sırasında bunca yakışıklı herif ortama dökülmüşken, sen çok yanlış zamanda kilo almışsın!!! Bu yaz Erdek’e falan gelmeyi düşünmüyorsun heralde! Ho ho hooo” dedi. Ulaaan yapılır mı bu be? Bu güzel nisan günü, insanın düşmanına söylemeye çekineceği bir şey, bu kadar açıkça bir arkadaşın yüzüne vurulur mu? Evet aldık, ne yapalım! Aldığımız gibi vermesini de biliriz evelallah! Önce Kızılkayalar’da iki bol sarımsaklı hamburgeri, koca bir bardak eşliğinde ayranla mideye indirilelim de, karın doyup gerilim azalınca rejime girme kararı alırız elbet. Arkadaşlarımdan biri de gün boyu bana internette bulduğu rejimleri gönderip durdu. Ejderha dövmem bile tanınmaz hale geldi, fil mi ejderha mı ben bile tanıyamıyorum artık. (Tamam, biraz abartıyor olabilirim.
Bu arada yine bir filme yetişmeye çalışırken yaşadıklarımı anlatmadan geçemiycem. Saçlarım sebebiyle halktan!! bayağı bir tepki alıyorum, artık tepki mi tezahürat mı tartışılır! Kimi tam geçerken şarkılar mırıldanmaya başlar, bir diğeri anca kendi duyabileceği bir ses tonuyla birşeyler mırıldanır! Hava ısınmış, sanki başka bir gezegenden binlerce insan Beyoğluna göç etmiş, bir takım kızlar en güzel kıyafetlerini giymiş Beyoğlu’nda piyasa yapıyor!!! Üçlü beşli gruplar kale gibi yolu bölmüş, zavallı ben aralardan kaptırmış, slalomlar atarak filme yetişmeye çalışıyorum...Tam da aklımdan “Ulan millet kamyon arkası sloganlarını köşe yazısı yapıyor, ben de şu bana atılan lafları kitap yapsam doldurur valla, ne de komik olur...” diye geçirirken, karşıdan 3-5 tane tehlikeli yaşlarda çocuk geliyor! En çok da onlardan korkarım aslında. Biliyorum ki atacaklar bir laf, şanına yakışmaz yoksa delikanlılığın. Bir araya gelince, hayatta herşeyi yapabileceklerini sanır bu yaştaki p..kuruları! Biri şöyle dedi...”Aaaa buna kamyon çarpmış galiba!” hemen ardından da “boya kamyonu ehehehheühühü!!!” diye bir gülüşme koptu ve tabii ki onların yanından geçer geçmez ben de gülmeye başladım. Ama kendi kendime söz verdim, “Tamam bu son, kendi saç rengime döneceğim, siz kazandınız!!!”
Herkese bol filmli, güzel güneşli günler diliyorum Yağmur geliyormuş galiba!
DİĞER HABERLER
Kadınların Araba Seçiminde Dikkat Ettiği Özellikler
Kadınların alışveriş konusunda ne kadar titiz olduklarını eminiz ki bilmeyen yoktur.
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
“Vizyona Girecek Olan Filmler Hangileri?”
“Cosmoturk'ü Tavsiye Edin Kazanın!”
“Aşkla Yükselen Hormonlar Sağlığı Koruyor”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32