Türk sinema tarihinin ticari gösterime giren ilk belgeseli "Hititler", Luc Besson imzalı Taxi serisinin son halkası "Taxi 3" ve 2. If İstanbul Bağımsız Film Festivali’nin öne çıkan yapımlarından "Novo" haftanın yeni filmleri…

Hititler

"Atatürk" ve "Tanrıların Tahtı Nemrut" belgeselleriyle tanınan belgesel yönetmeni Tolga Örnek, uzun yıllardır üzerinde çalıştığı "Hititler" belgeseli ile karşımızda. Türk sinema tarihinin ticari gösterime girecek ilk belgesel filmi olma özelliğini taşıyan yapımın senaryosu da yönetmen Tolga Örnek’e ait. Haluk Bilginer, Sanem Çelik, Burak Sergen ve Fikret Kuşkan gibi isimlerin rol aldığı filmin İngilizce seslendirmesi Oscarlı oyuncu Jeremy Irons tarafından, Türkçe seslendirmesi ise Cüneyt Türel yapılmış. Oyuncu kadrosunun birçoğunun bugün artık unutulmuş olan Hititçe konuştuğu film aynı zamanda Türk sinema tarihinin super 35 formatında çekilen ilk filmi.

Anadolu topraklarında hüküm sürmüş en görkemli uygarlıklardan biri olan Hititler hakkında, bu güne değin yapılmış en kapsamlı belge film olma özelliğini taşıyan Hititler, Yakın Doğunun tarihteki ilk yazılı barış anlaşmasına neden olan Büyük Mısır Firavunu II. Ramses ve Hititler arasındaki Kadeş Savaşı; antik çağın en büyük aşk hikayesi Hitit Kralı III. Hattuşili ve Kraliçe Puduhepa’nın evliliği; Yakın Doğu ve Anadolu’yu silip süpüren veba salgını; saray entrikaları; Hititlerin cenaze ayinleri; Eski Yunan panteonunun öncüsü Hitit tanrılar panteonu; Hint-Avrupa dilinin ilk yazılı örnekleri olan Hitit yazıtları; Eski Çağın en görkemli kentlerinden Hitit başkenti Hattuşa’nın günlük yaşamı gibi olayların çevresinde Hitit Uygarlığı’nın unutulmuş yönlerine ışık tutuyor.


Taksi 3

Fransız sinemasının uluslarası arenada en çok tanınan yönetmenlerinden biri olan Luc Besson’un kurduğu yapım şirketi ile tümüyle ticari sinemaya odaklanmaya karar vermesi ile vücuda gelen Taxi serisinin ilk filmi 1998 yılında sinema seyircisi ile buluştu. Fransız ukalalığı ile örülü, adrenalin yüklü bir macera sunan ilk film gişede ciddi bir hasılat yapınca filmlerin senaryo yazarı ve yapımcısı Luc Besson, Taxi’yi karbon kopya bir seri haline getirmeye karar verdi. 2000 yılındaki ikinci filmin ardından bu sezon serinin üçüncü filmi de karşımızda. İkinci filmden hatırlayacağınız yönetmen Gérard Krawczyk’in yönetmenliğini üstlendiği filmin kadrosunda ise bir değişiklik yok; Samy Naceri, Frédéric Diefenthal, Marion Cotillard, Emma Sjöberg ve Bernard Farcy yine başrollerde…

İlk filmde Alman soyguncularla, ikinci filmde kurnaz Japonlar mücadele eden Marsilya polisi ve elbette Daniel, bu kez Noel baba kılığındaki bir grup soyguncu ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Daniel baştan başa değişen Peugeot 406'sıyla suçluları adalete teslim etme görevine katılırken kovalamaca Marsilya'dan Tignes'e, Cannebiere'den kayak pistlerine kadar uzanıyor…

Adeta ilk iki filmin karbon kopyası niteliğindeki Taksi 3, sinema sanatı açısından tümüyle iddiasız, ancak temposu hiç düşmeyen bir macera vaad ediyor. Oyuncu kadrosunun performansı ve ince espirileri ile beklentileri tümüyle karşılayan Taksi 3 için verilebilecek en iyi referans serinin önceki iki filmi. Son olarak filmin sürprizinin küçük bir rolde karşımıza çıkan Sylvester Stallone olduğunu ekleyelim…


Novo

"Memento-Akıl Defteri" ile sinema dünyasının yeniden hatırladığı hafıza teması, Fransız yönetmen Jean-Pierre Limosin’in elinden bir kez daha karşımıza geliyor. Senaryosu yönetmen Jean-Pierre Limosin ile Christophe Honoré tarafından yazılan filmin başrollerinde Amenabar imzalı Tez’den hatırlayabileceğiniz Eduardo Noriega, Anna Mouglalis, Nathalie Richard, Eric Caravaca ve Paz Vega var. Her sabah yepyeni bir hayata başlayan Graham’ın öyküsü şöyle gelişiyor…

Kısa dönem hafıza kaybı problemi yaşayan Graham bir çok olayı birkaç dakika geçmeden unutuyor. Karısı Isabelle, küçük oğlu Antoine, en iyi arkadaşı Fred’i bile tanıyamamakta... Graham’ın her günü yeni bir gün... Sürdürdüğü hayatla bağlantısını not defteri sayesinde kurmaya çalışan genç adamın etrafındaki kadınlar da bu durumundan yararlanıp farklı bir aşkı tatmaktadırlar...

Cinsellikle örülü hikayesi ve hafıza sorununa yaklaşımı ile sıradanlıktan kurtulan Novo, ciddi bir sorunu olmamasına rağmen beklendiği kadar parlak bir film değil. Zaman zaman kendini tekrar eden senaryosu ve dağınık hikayesi filmin en önemli handikapları. Ancak her şeye rağmen film Eduardo Noriega’nın da omuz vermesi ile vasatın üstüne çıkabiliyor.

TALİP ERTÜRK
Terturk@hotmail.com