"Seni seviyorum" demezse
Erkekler sevgi sözcüklerini kullanmakta epey zorlanır. Çoğuna göre sevgi, dile getirilmek yerine davranışlarla sergilenmeli.
Bana hep sevdiğini söyle!
Kadınlar durmadan tekrarlanmasını isterler sevgi sözcüklerinin. Erkeklerin böyle bir sorunu yoktur, çünkü her aklımıza geldiğinde söylediğimizden bizden bolca duyarlar bu sözleri. Sakın bundan yakındığımızı düşünmeyin, tam tersi insanların yeme içme ihtiyacı gibi sevgi sözcüklerine de ihtiyacı var. Biz her "Seni seviyorum" dediğimizde, evet seviyoruz ama "Sen de beni seviyor musun?" sorusunu da yanında sorarak ve cevabını bekleyerek. Bu kendimize güvenmediğimizden, karşımızdaki kişinin bizi sevip sevmediğini kontrol etmek ya da sevdiğini bilmediğimizden değildir; yalnızca "Hayatımdan memnunum, senin de memnun olmanı istiyorum ve elimden geleni yapıyorum"un cevabını alabilmek içindir.
Sevgine ihtiyacım var!
Nasıl yetiştirildiğimizi bir düşünün; aileni memnun etme, hayaller, aşk dolu Türk filmleri, eşini memnun etme, çocuklarını sevme, koruma, bolca fedakarlık, fedakarlık... Tamam erkekler de bu "memnun etme"lerle yetişiyor ama onlar "maddi memnuniyetler" aşılanarak büyüyorlar. İhtiyaçlarımızı karşıladıkları ölçüde sevgilerinden de emin olmamızı bekliyorlar ve bu onların sevgilerinin kanıtı haline geliyor. Ah, bir bilseler insanın sevildiğini duymak ya da birine sevdiğini söylemek kadar ihtiyaç duyduğu başka şey olmadığını...
Sevdiğimi gösteriyorum ya!
"Sevmiyorum durmadan bunu kodlamayı, sana sevdiğimi göstermek daha çok hoşuma gidiyor." Bu da erkeklerin ağzından sıkça duyduğumuz bir cümle. Evet, haklılar da... Sevgiyi duymak kadar hissetmek de çok önemli. Ama, o sihirli iki sözcük var ya, dünyaya bedel geliyor insana. Stresli, yorucu bir günün ardından ya da hayatınızda her şey yolunda giderken size gönderdiği bir öpücük, size sarılması yanında, gözlerinizin ta içine bakarak "Seni seviyorum" demesini istemez misiniz?
Bir türlü istediğim gibi davranmıyor!
Bambaşka iki kişilik, farklı hayatlar... Bir araya gelip, uzlaşmak o kadar kolay mı? Doğrularınız arasında ortayı bulmak, onu olduğu gibi, günahıyla sevabıyla kabul etmek... Zor, çok zor... Birini sevdiğimizde, onun kendi hayatına dair, bizim pek de görmek istemediğimiz huyları, davranış biçimleri bizi nasıl da huzursuz eder. Asla onun da kendine ait bir dünyası olduğunu kabul edemeyiz. Her şeyi kendi açımızdan düşünür, "ben bu durumda şöyle yapardım" der, onu suçlarız. Sıklıkla da, onda gördüğümüz hatalar, zaten bizde varolanların yansımalarıdır; karşımızdaki kişi aracılığıyla kendimizi eleştiririz. Başkalarına kusur bulmak ne kadar da kolay değil mi? Kendimize olan güvenimiz azaldığı ölçüde, mükemmel bir ilişki arayışımız da artar. Çünkü böylece, mükemmel bir insan seçerek kendimize olan güvenimizi telafi yoluna gideriz. Aslında mükemmel gördüğümüz biri tarafından seçilmek içindir bütün yapılan.
Yoksa ben deli miyim?
Bazen bu olasılığı bile gözönünde bulunduruyoruz! Çünkü paranoya paranoya paranoya... "Neden böyle söyledi, neden ben öyle dediğimde böyle söylemedi, bana niye öyle nefret edermiş gibi baktı, ben olsam böyle derdim, eyvaaaah bize neler oluyor?" Asıl size neler oluyor? Şöyle derin bir nefes alın, arkanıza yaslanın. Her şey yerli yerinde. Ama , o iki sihirli sözcüğe bağlı...
Madem seviyorsunuz, söyleyiverin. Bir düşünün bütün gün ne sözcükler sarfediyorsunuz. İki güzel kelimenin lafı mı olur?
“Yeni Evliler İçin Hediye Önerileri”
“Sonbahar Kış Koleksiyonu İle Şehri Keşfet!”
“Kadınlara Özel Mucize Bitkiler”
“Kaşıntınız Bir Hastalığın Habercisi Olabilir”
“Victoria’s Secret Dream Angels Koleksiyonu Şimdi Rengarenk”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32