Cinsel Hastalıklar3 – Genital Herpes
Daha çok uçuk olarak bilinen lezyon, Herpes Simpleks Virus (HSV) adı verilen virüsün yol açtığı bir enfeksiyondur.
HSV'nin 2 tipi vardır: HSV1 ve HSV2. HSV1 genelde dudak etrafındaki uçuk şeklinde lezyonlara neden olurken, HSV2 ise genital organlarda enfeksiyon yaratmaktadır.
Virus ilk defa enfeksiyon yarattıktan sonra sinir düğümlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte, uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu nedenle HSV enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır.
A.B.D.'de 45 milyon kişi bu hastalığa yakalanmıştır. Her yıl 500.000 yeni vaka ortaya çıkmaktadır. Bu tablonun dramatik olan yanı, hastaların %80'inin herhangi bir yakınma ortaya çıkmadığı ya da belirtileri yanlış yorumladıkları için hasta olduklarının farkında olmamalarıdır.
Belirtileri
Herpes bulguları kişiden kişiye değişmektedir. İlk atakta genelde virüs ile temastan sonra 2 gün ile 3 hafta arası bir sürelik kuluçka devresini takiben yanma, kaşıntı, bacaklarda ağrı, kalça ve genital bölgede ağrı, vajinal akıntı, karın boşluğunda dolgunluk hissi görülmektedir. İlk bulgulardan birkaç gün sonra enfeksiyon alanında ortaya çıkan uçuk tarzı yaralar vajinada ve rahim ağzında da ortaya çıkmaktadır. 3-4 gün içinde bu yaralar iz bırakmadan kaybolabilmektedir. Bu aşamadan sonra virus omurilik düzeyinde sinir köklerine giderek yerleşmekte, burada inaktive halde beklemeye başlamakta ve pek çok kişide de periyodik olarak re-enfeksiyona neden olmaktadır. Bu re-enfeksiyonlar esnasında virusler sinirler boyunca ilerleyerek genelde ilk enfeksiyonun yarattığı alanların yakınında yeni lezyonları yapmaktadır. Her enfeksiyon atağı esnasında gözle görülebilen lezyonların bulunması şart değildir. Çoğu zaman fark edilmeyen ataklar olmaktadır. Bu dönemlerde vajinal salgılar ile virüs yayılımı olduğundan kadın cinsel partnerine hastalığı bulaştırabilmektedir.
Tanı
Gözle görülebilen lezyonların varlığında tanıyı koymak kolaydır. Ancak bunun HSV olduğunu göstermek için bazı laboratuvar tetkikleri gerekebilmektedir. Bunun en iyi yolu aktif enfeksiyon sırasında lezyonlardan alınacak materyalde viral kültür yapmaktır. Ancak bu oldukça masraflı bir tekniktir. Materyalde virus üretilememesi hastalık olmadığı anlamına da gelmez. Kesin tanının çok zor olması nedeni ile pek çok vaka hatalı olarak teşhis ve tedavi edilmektedir. Kanda yapılan immünolojik testler ile de HSV varlığı saptanabilmektedir. Ancak bu testler aktif enfeksiyonu göstermez. Sadece kişinin hayatının herhangi bir döneminde enfeksiyon geçirip geçirmediğini ve bağışıklık sisteminin virüse karşı antikor geliştirip geliştirmediğini belirlemektedir. Antikorlar bulunsa bile bunlar kişiyi yeni enfeksiyonlardan korumaz. Kan testi ayrıca oral ve genital enfeksiyonların ayrımını da sağlayamaz. Son zamanlarda HSV1 ve HSV2'yi ayırt edebilen kan testleri geliştirilmiş olmakla beraber bunların yaygın kullanımı henüz daha mevcut değildir.
Tedavi
Günümüzde herpes tedavisi için değişik ilaçlar mevcuttur ancak bu ilaçlar kesin tedavi sağlayamamaktadır. Viral bir enfeksiyon olduğu için antibiyotikler etkisiz olmaktadır. İlaçlar sadece ilk atağın şiddetini azaltmakta, süresini kısaltmakta, daha sonraki atakların ise sıklığını düşürmektedir. HSV enfeksiyonu geçiren kişiler birkaç basit kurala uyarak enfeksiyonun süresini ve bulaşıcılığını azaltabilirler. Bu önlemlerden en basit fakat en önemli olanı, enfekte alanı temiz ve kuru tutmaktır. Uçuk olan bölgeye dokunmamak ya da dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak son derece önemlidir. Lezyonlar tamamen iyileşene kadar cinsel ilişkiden kaçınmak da önemli bir konu teşkil etmektedir.
Tekrarlayan enfeksiyonlar travma, soğuk algınlığı, adet görme ya da stres gibi vücut direncini düşüren durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Riskler
Genital herpes enfeksiyonu bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. Ancak uzun dönem hayat kalitesini etkileyebilecek etkileri yoktur. Gebelik gibi genel vücut direncinin azaldığı durumda olan kişiler aktif enfeksiyon açısından dikkatli takip edilmelidir. Eğer herpesin ilk atağı gebelik esnasında ortaya çıkarsa bu durumda virüs bebeğe geçebilmekte ve bu tür gebeliklerde erken doğum riski her zaman bulunmaktadır. Neonatal herpes ile doğan (anne karnında iken virüs ile temas eden ve enfekte olan) bebeklerin %50'sinde nörolojik hasarlar ve ölüm meydana gelmektedir. Bebeklerde beyin iltihabı, göz problemleri, ciddi boyutta döküntüler ortaya çıkmakta ancak bu bebeklerin büyük bir kısmı antiviral ilaç tedavilerinden yarar görebilmektedir. Bebeklerdeki bu risk büyük ölçüde annenin geçirdiği atağın ilk ya da tekrarlayan atak olmasına bağlıdır. Aktif enfeksiyon varlığını araştırmak amacıyla yapılan viral kültürlerin sonucu uzun bir süre aldığı için, genital herpesden şüphelenilen vakalarda doğum şekli olarak sezaryen tercih edilmelidir. Eğer aktif enfeksiyon yoksa sezaryen şart değildir.
VKV Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Alper Mumcu
“Sevgililer Günü nasıl boş geçirilir?”
“Gece Yolcuları Yılın En Uzun Günü 21 Aralık`ta Yeni Single`ı "Yalan" Yayınladı”
“Türkan Şoray 41 Yıl Sonra Elazığ`da”
“Besin destekleyicilere dikkat!... ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32