Ah, şu bakıcı derdi
Çocuklarını çalışarak büyüten anneler bunun yaşamlarındaki en zor şey olduğunu söylerler. Peki doğru çocuk bakıcısını nasıl bulacaksınız?
ÇOCUK BAKICISI ARAYIŞI
Çocuğunuza kimin bakacağına doğumdan önce, anne ve baba birlikte karar verin.
Çocuğunuza bakmasına karar verdiğiniz kişi bir akraba ise:
Bu kişinin çocuğunuza bakmaya gerçekten gönüllü ve uygun olduğundan emin olun,
Bu kişiden çocuğunuza mümkünse kendi evinizde bakılmasını isteyin,
Çocuğunuzun geceleri ve hafta sonları sizinle kalmasını sağlayın,
Bu kişiye çocuğunuzun bakımı ve eğitimi ile ilgili tüm beklentilerinizi açık bir şekilde ve anne-baba biraradayken bildirin.
Çocuğunuza bakmasına karar verdiğiniz kişi bir çocuk bakıcısı ise,
Bu kişinin çocuk bakıcılığı için gerçekten yeterli ve uygun olduğundan emin olun,
Bu kişiden çocuğunuza kendi evinizde bakılmasını isteyin,
Evinizde yatılı kalarak çocuğunuza bakmasını talep etmeyin,
Bakıcının çalışma düzenini ve iş tanımını önceden belirleyin, çocuğunuzun bakımı ve eğitimi ile ilgili tüm beklentilerinizle birlikte açık bir şekilde ve anne-baba biraradayken bu kişiye bildirin,
Yeterli bir süre çocuğunuza bu kişiyle birlikte bakın ve çalışmaya başlamadan önce aşamalı olarak günün belirli saatlerinde evden uzaklaşarak çocuğunuzu bu uzun süreli ayrılığa yavaş yavaş alıştırın.
Çocuğunuza bakıcı ararken şunlara dikkat edin;
Bakıcıda aradığınız özellikleri önceden sıralayın ve önceliklerinizi belirleyin (tıpatıp beklentilerinize uygun biri karşınıza çıkmayabilir),
Bakıcıyı mümkünse evinde ziyaret edin, çocuklarıyla ilişkisini gözlemleyin,
Referanslarıyla ve komşularıyla görüşün, gerekli belgeleri temin edin.
Çocuğunuza bakıcı ararken şu özelliklere sahip olmasına dikkat edin;
Temiz, düzenli ve dürüst olmasına,
Aile yaşantısının düzenli olmasına,
Dakik ve elinin çabuk olmasına,
Sevecen ve güleryüzlü olmasına,
Esnek ve hoşgörülü olmasına, katı-kuralcı olmamasına,
Yeniliğe ve değişime açık olmasına, sabit fikirli olmamasına,
Sorumluluk ve insiyatif sahibi olmasına,
İletişim becerisinin olmasına,
Yaş ve kişilik olarak bakılacak çocuğun annesine benzemesine,
Sabırlı olmasına,
Eğitimli, kendini yetiştirmiş ve bilinçli olmasına,
Çocuğu ya da işe devamını etkileyecek bir rahatsızlığının olmamasına,
Sigara içmemesine.
AŞIRI SORUMLULUK YÜKLENME, ZİHİNSEL VE BEDENSEL YORGUNLUK
Çalışan annenin en önemli sorunu aşırı sorumluluk yüklenmesi ve yorgunluktur; çünkü bu sorun annelere çözümsüz ve başa çıkılamaz gibi görünür. Alışıldık bir düzen vardır; evde ve işte yapılacaklar zaten belirlidir, şimdi hepsine geceyi gündüze katan bir bebek eklenmiştir ve gün 24 saattir, dolayısıyla yorgunluk kaçınılmazdır. Böyle değerlendirince, gerçekten de çalışan anne için yapılacak pek birşey yok gibi görünüyor. Oysa ki, durum hiç de öyle umutsuz değil, çalışan anneler iş listelerini pekala hafifletebilirler;
Gerek evde gerekse işte, yükünüzün arttığı dönemlerde bir süre yalnızca acil ve önemli olan işlerinizle ilgilenin.
Bazı işleri başkalarına devretmeyi deneyin, işyerinde iş arkadaşlarınızdan; evde ise eşinizden, varsa diğer çocuklarınızdan veya yakınlarınızdan yardım isteyin. Çocuğunuz yokken evinizle, kadın olduğunuz için eşinizden daha çok ilgilenmiş olabilirsiniz, bu aynı düzenin devam edeceği anlamına gelmez.
Eşiniz yeni doğan bebeğinizi emziremez belki ama, bugüne kadar hep sizin hazırladığınız akşam yemeğini hazırlayabilir. Aile içinde yapılabilecek ufak düzenlemeler size kısacık da olsa rahat bir nefes alma olanağı sağlayacaktır.
Yükünüzün çok arttığını hissettiğiniz yerde bazı alışkanlıklarınızdan tamamen vazgeçin, bunun için kendinize önceden “vazgeçilebilirler listesi” bile hazırlayabilirsiniz. Örneğin, ev işleri için düzenli bir yardımcı alamıyorsunuz ve iki haftada bir mutlaka mutfağın dolaplarının temizlenmesini gerekli buluyorsunuz ve artık buna ayıracak zamanınız yok. Eşiniz hayatta yapmaz böyle bir işi, anneniz çok yaşlı, akadaşınıza böyle bir şeyi teklif etmeyi düşünemezsiniz bile… O zaman bu alışkanlığınızdan vazgeçin ya da bu düşüncenizi terkedin; iki haftada bir mutlaka mutfağının dolaplarının silinmesini gerekli bulan bir kadın değilsiniz artık. Mutfak dolapları bekleyebilir, arkadaşlarınız bekleyebilir, hatta işiniz bile bekleyebilir, ama çocuğunuz bekleyemez. İnsan yaşamında pek çok şeyden istifa edebilir herhalde, ancak annelikten istifa edemez.
SUÇLULUK DUYGUSU
Dozu değişmekle birlikte hemen her çalışan annenin yaşadığı bir duygudur suçluluk. Bu duyguyu hafifletmek için şöyle düşünebilirsiniz;
Çalışmak zorundayım (çocuğum için para kazanmam gerekiyor)
Çalışmayı seviyorum (çocuğum mutlu bir anneyi hakediyor)
Çalışan annelerin çoğu (ekonomik zorunluluklar nedeniyle doğumdan sonra işe başlayanlar dışında) çocuk sahibi olmadan önce de, çalışan kadınlardır. Önceden çalışma hayatı olan, üretken bir kadının uzun süre evde oturması, mesleki kaygılar, sosyal ve duygusal tatminsizlikler doğurur. Oysa her çocuk mutlu, üretken, kendisiyle barışık bir anneyi, kendisi için işini terketmiş, saçını süpürge etmiş bir anneye tercih eder. Unutmayın ki çocuğunuz sizin aynanızdır; siz mutluysanız o da mutlu olur, siz kaygılıysanız o da kaygılıdır, siz hayatla hep kavga ederseniz o da kavga eder.
İşlerinizi planlı yaparak, hiçbir şey için çocuğunuza ayırdığınız zamandan çalmayarak ve bu zamanı en verimli şekilde değerlendirerek suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışın. Hafta sonu onunla başbaşa yapacağınız bir doğa gezisi, haftanın 5 günü sabahtan akşama kadar onunla birlikte olup hiçbir şey paylaşmamaktan çok daha iyidir. Çocuğunuzla birlikte olduğunuz süre değil, bu süreyi nasıl değerlendirdiğiniz önemlidir. Bu sürenin azlığına ya da çokluğuna değil, çocuğunuzla kurduğunuz ilişkinin kalitesine ve bunu geliştirmeye odaklanmaya çalışın.
Suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışırken pratikte sizi zorlayan durumlarla karşılaşırsınız, bunların üzerinde çok fazla durmamaya gayret edin. Örneğin; çocuğunuzu kreşe veya bakıcı annesine bırakıp işe giderken ilk zamanlar arkanızdan bir süre ağlayacaktır, bu çok doğaldır. Çocuğunuz bazen size bir yabancı gibi davranacaktır, babaannesine daha düşkün olacaktır veya bakıcı annesine “anne” diyecektir. Bunlar kuşkusuz her anneyi üzer ve suçluluk duygusunu artırır. Bu gibi durumları çocuğunuza bakan kişiye atfetmemeye çalışın, hatta çocuğunuz kendisine bakan kişiyi bu kadar sevdiği için sevinin. Bu durumları çocuğunuzun size verdiği bir mesaj olarak da algılayabilirsiniz; onunla daha çok birlikte olun ve oynayın.
DİĞER HABERLER
Türkler Evlilikte Az Çocuk İstiyor!
Yapılan bir araştırmaya göre Türkler, evlilikte eskiye göre çok çocuk istemediği açıklandı.
Gebeliği Engelleyen 5 Önemli Neden
Kısırlık tedavisi gören kadınlarda pek çok faktör başarıyı olumsuz etkileyebiliyor.
“Eski Kararları Yineleme Yılı…”
“İstanbul Fashion Week 2011: Nejla Güvenç”
“Mahremiyet: Dijital Toplumda Özel Hayat”
“70’lerin Asaleti geri dönüyor”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32